4 Temmuz 2025 Cuma

Kitap: Sakın Yalan Söyleme-Freida McFadden

Posted by nana at 7/04/2025 01:49:00 ÖS 0 comments

 Merhaba! Mayıs ve Haziran ayında çok yoğun olduğum için maalesef hiç yazı yazamadım. Bu sürede kafamı toparlayıp yazı yazacak halim yoktu açıkçası. Ama boş zamanlarımda kitap okuyabildim. Bugün de onlardan biri ile geldim.

"Hizmetçi" serisi ile ünlenen Freida McFadden'ın diğer kitapları da Türkçeye çevrilmeye devam ediyor. Ben de bu sefer "Sakın Yalan Söyleme" isimli kitabını okudum. Hem de bir çırpıda!

Tricia ile eşi Ethan sevecekleri tarzda bir ev aramakta olan yeni evli bir çifttir. Bir evi görmek için yoğun karlı bir günde yola çıkarlar. Emlakçıyla evde buluşacaklardır ancak vardıklarında emlakçı henüz gelmemiştir. Çiftimiz eve girer, kar yağışı çok artmış ve telefon çekmemektedir. Emlakçı da bir türlü gelmemektedir. Bizimkiler kar yağışı durana kadar evde kalmaya karar verir. Bu ev dört yıl önce aniden ortadan kaybolan ünlü psikiyatrist Dr. Adrienne Hale'in evidir. Tricia evden pek hoşlanmamış ve kendini rahat hissetmemektedir. Burada mahsur kalınca zamanını çabuk geçirebilmek için okuyacak kitap ararken evde gizli bir oda bulur. Bu oda Dr. Hale'in hastalarıyla yaptığı görüşmelerin ses kayıtlarıyla doludur. Tricia, Ethan'dan gizleyerek günün belli saatlerini bu odada ses kayıtlarını dinleyerek geçirir. Kasetleri dinledikçe de Dr.Hale'in ortadan kayboluşunun ardındaki olayları çözmeye başlar. 

Kitap hem Tricia'nın hem de Adrienne Hale'in ağzından anlatılıyor. Tabii Adrienne Hale'in bölümleri geçmişte yaşanmış oluyor. Kitabın anlatımı çok sürükleyici, evet bazı eleştirilecek yerleri olabilir ama bu durum kitabın çok akıcı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Ters köşelerin kraliçesi Freida bu kitabında da yine bizi ters köşe yapıyor. Sonundaki o ters köşeyi tahmin edenler veya biraz zorlama bulanlar olmuş. Fakat ben kitaptan keyif aldım. Çok kısa sürede bitirdim ve oldukça sürükleyiciydi. 

Gerilim, psikolojik-gerilim türü sevenler kaçırmasın derim.  9/10

Kitaptan bir alıntı: "Annem hep, iki kişinin sır saklamasının tek yolu birinin ölü olmasıdır, der."

 Arka Kapak Yazısı:

"Yeni evli Tricia ve Ethan çifti, hayallerini süsleyen evi aramaktadır. Dört yıl önce sırra kadem basan ünlü psikiyatrist Dr. Adrienne Hale’in şehir dışındaki malikânesine bakmaya gittiklerinde şiddetli kar fırtınası sebebiyle evde mahsur kalırlar… Tipi dinene kadar da oradan çıkmaları imkânsızdır. Tricia, kar hafifleyene kadar oyalanmak için okuyabileceği bir kitap ararken gizli bir oda bulur. Bu odada, Dr. Hale’in hastalarıyla yaptığı bütün görüşmelerin ses kayıtları bulunmaktadır. Tricia kasetleri dinledikçe Dr. Hale’in esrarengiz biçimde ortadan kaybolmasıyla sonuçlanan korkunç olaylar silsilesinin perde arkasını anlamaya başlar. Tricia gece yarısına kadar bütün kasetleri teker teker dinler. Her birinin ardından bulmacanın bir başka şok edici parçası daha yerine otururken Dr. Adrienne Hale’in yalanları da yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaktadır. Tricia nihayetinde son kasete ulaştığında korkunç gerçekle yüzleşmeye sahiden hazır mıdır?"

24 Mayıs 2025 Cumartesi

Kitap: Ashburn Köşkünün Laneti-Darcy Coates

Posted by nana at 5/24/2025 02:27:00 ÖS 0 comments

 Hayaletli ev temasını sevenler buyrun! Size Ashburn Köşkü'nün Laneti'ni getirdim. Darcy Coates'un kaleminden çıkan Ashburn Köşkü'nün Laneti Çınar yayınları tarafından Türkçeye çevrilmiş.

Adrienne serbest zamanlı yazarlıkla zar zor geçinmeye çalışmaktadır. Bir gün hiç görüşmediği akrabası Edith Ashburn'den bir köşk miras kalır. Adrienne zaten ekonomik olarak zor durumda olduğundan bu miras onun için arayıp da bulamadığı şeydir. Kalan azıcık parası ve kedisi Wolfgang ile birlikte Ashburn köşkü denilen köşke taşınır. Bu köşk kasabadan yaklaşık 20 dk uzaklıktadır. Çevresi ormanla çevrili, biraz da tekinsiz hissettirmektedir. Ashburn köşkü, kasabada hayaletli olduğu dedikodularıyla ün yapmıştır. Ancak Adrienne bu dedikodulara kulak asmaz, zira ne gidecek başka bir yeri ne de parası vardır. Fakat zaman geçtikçe bazı olaylar başlar. Havadaki anlam veremediği fenomenler, evde ve çevresinde gerçekleşen gizemli olaylar...Kedisi Wolfgang'ın huysuzlaşması...Ayrıca evin içinde Edith'in bıraktığı tuhaf notlar da vardır. "Ayna yok", "mum yak" tarzı yazılar. Bu gibi olaylar oldukça Adrienne evin gerçekten de hayaletli olabileceğinden şüphelenmeye başlar ve bu olayları çözmesi gerekecektir.

Korku ve gerilim sevenler bu kitabı bence seveceklerdir. Size o tekinsiz atmosferi çok iyi hissettiriyor. Sahneler gözünüzün önünde canlanıyor. Her ne kadar karakter analizi çok fazla detaylı olmasa da, korku atmosferini okuyucuya çok iyi  veriyor. 9/10

Arka kapak yazısı:

Korku edebiyatının dikkat çeken ismi Darcy Coates’tan bir klasik daha. Goodreads okurları tarafından en iyi korku romanı seçilen Craven Malikânesi’ni sevenler bunu da kaçırmasın!

Ashburn Köşkü, tekinsizliğiyle nam salmış bir yerdi.

Bir asırdır dilden dile yayılan korku dolu hikâyelerin kaynağıydı ve herkes oranın hayaletli olduğunda hemfikirdi. Evin sahibesi Edith Ashburn ölmüştü ve köşk, yaşayan son Ashburn olan Adrienne’e kalmıştı.

Makale yazarlığı yaparak zar zor geçinen Adrienne için Ashburn Köşkü’nde yaşamak kaçıramayacağı bir fırsattı. Bilgisayarı, cebindeki son yirmi doları ve kedisi Wolfgang’la birlikte kasabadan uzaktaki köşke yerleştiğinde Adrienne yeni bir hayata başlamaya hazırdı. Bu yeni hayatının kâbusa döneceğinden ise habersizdi.

Güneş battığında sessizleşen orman, evin etrafında gezinen ince uzun bir gölge, her gece aynı saatte kesilen elektrik, camlarda beliren el izleri ve Adrienne’in kedisi Wolfgang’ın huysuzlaşması onu evin geçmişinin peşine düşmeye itecekti. Ashburn Köşkü’nde yaşanan melun olayın ardındaki sırrı öğrenmek zorundaydı ama vakti sınırlıydı çünkü ormanda onu izleyen bir şey huzursuzdu.

25 Nisan 2025 Cuma

Dizi: Karma 악연

Posted by nana at 4/25/2025 11:05:00 ÖÖ 0 comments

 Karşınızda bu senenin en iyi Güney Kore yapımları arasına gireceğini düşündüğüm Karma (악연)! Karma, Choi Hee Seon'un webtoon'undan uyarlanmış, suç-gerilim dizisi. Konu çok iyi, oyuncu kadrosu çok iyi, yorumlar çok iyi...Bir merakla ben de izledim. Netflix'te bu ay yani Nisan 2025'te yayınlandı, toplamda 6 bölümlük bir mini dizi. Ama "mini" dizi deyip geçmemek gerek, sizde yarattığı etki çok da mini sayılmaz.

Yönetmenliğini Lee Il Hyung yapmış. Ana kadroda ise Park Hae Soo, Lee Hee Joon, Shin Min A, Lee Kwang Soo, Kim Sung Kyun, Gong Sung Yeon, Kim Nam Gil ve Park Ho San'ı görüyoruz. Ki hepsinin oyunculuğu MÜKEMMELDİ!

Hikayemiz birbirlerine bir şekilde olaylarla bağlanmış 6 kişinin yaşadıklarını anlatıyor. Babasının hayat sigortası olan 500 milyon won'un peşinde olan Borçlu, bunun için anlaşma yaptığı bir adam, geçmişindeki büyük travmanın sebebi olan kişiyle yıllar sonra tekrar karşılaşan bir kadın, trafikte aracıyla giderken çarparak ölümüne sebebiyet verdiği kişiyi gömen ve bunu örtbas etmeye çalışan Sürücü, bu kazayı gören Tanık...Hikayedeki karakterler birbirlerine bazı olaylar neticesinde bağlanıyor, öyle bir bağlanıyor ki...Dizinin adı üstünde Karma, yani ne ekersen onu biçersin lafı kadersel olarak karşılarına çıkıyor. Nedensellik döngüsünü çok net gösteriyor.

Konusundan daha fazla bahsedemiyorum. Yoksa epey bir spoiler olmuş olur. Çok etkileyici bir diziydi. Hem sinir bozucu hem de bir taraftan tatmin edici. Oyunculuklar şahane. Dizi kısa olduğu için çok çabuk bitiyor. Çok çarpıcı, sürprizlerle dolu ve sürükleyici! Bu arada Netflix, dizinin 16 yaşından küçüklere uygun olmadığı açıklamasını yapmış, bunu da belirtmiş olayım.

Türü sevenler bu diziyi de çok seveceklerdir. Diziyi izlerken ters köşelere mi şaşıracaksınız, şahane oyunculuklara mı kapılacaksınız bilemiyorum ama dizi sizi kendi dünyasına çekmekte çok başarılı gerçekten.

Herkese iyi seyirler!
Yorumlarınızı beklerim.  9/10




24 Nisan 2025 Perşembe

Kitap: Kapılar Kitabı-Gareth Brown

Posted by nana at 4/24/2025 04:57:00 ÖS 0 comments

 Düşünün, bir hayal edin. Kitapçıda çalışıyorsunuz. Bir gün bir müşteriniz size bir kitap bırakıyor. Küçük, ciltli, içini açıyorsunuz ilk sayfasında size özel bir not da yazmış. Ama diğer sayfalarda kargacık burgacık, anlamsız yazılar var. Ne olduğunu anlayamıyorsunuz. Ev arkadaşınıza gösteriyorsunuz. O da ne olduğunu anlayamıyor. Sonra kitap elinizdeyken, aklınıza rastgele Venedik'e gittiğiniz zamanki bir anınız geliyor, o anıyı hayal ederken elinizdeki kitap ağırlaşıyor, renkler çıkarmaya başlıyor. Bu esnada odanızın kapısını açmış bulunuyorsunuz ancak o da ne! Kapıyı açtığınızda karşınızda Venedik sokakları görünüyor. Ne siz ne de ev arkadaşınız bir şey anlıyor. Bir çeşit şaka sanıyorsunuz. Ama sokağa adım attığınızda kendinizi gerçekten de Venedik'te buluyorsunuz! İşte bu elinizde tuttuğunuz kitap, kitaba da adını veren "Kapılar kitabı". Böyle bir kitabı kim istemez, değil mi? 

"Kapılar Kitabı", Gareth Brown'un ilk romanıymış. İlk romana göre gerçekten çok iyi. Cassie, bir kitapçıda çalışmaktadır. Kitapçının müdavimlerinden Bay Webber ile her zamanki sohbetlerinin ardından Bay Webber, kitapçıda oturduğu koltuğunda vefat eder. Cassie, Bay Webber'ın yanında başta bahsetmiş olduğum küçük, ciltli bir kitap bulur. İçini açtığında Bay Webber'dan kendisi adına yazılmış bir not bulur. Bay Webber bu kitabı ona bırakmıştır. Cassie, ev arkadaşı Izzy ile bu kitabın normal bir kitap olmadığını anlar. Kitap Kapılar kitabı'dır. Ve -ışınlanma gibi- seni hayal ettiğin her kapıdan bir başka yere geçirebilir. Cassie ile Izzy başta kendilerini ülke ülke gezmeye kaptırırlar. Ancak Izzy, bunun tehlikeli olabileceğinden endişeleniyordur. Izzy'nin endişeleri doğrudur, aslında normal olmayan tek kitap Kapılar kitabı değildir, Kapılar kitabı gibi güçlere sahip olan birçok özel kitap vardır. Örneğin, gölgeler kitabı, şans kitabı, ümitsizlik kitabı, yıkım kitabı gibi gibi. Ve bu özel kitapların peşinde olan, kendilerine "kitap avcıları" diyen kötü niyetli insanlar da vardır. Cassie ve Izzy'nin yolu Fox kütüphanesinin sahibi Drummond Fox'la kesişir ve sonrasında olaylar karışır. Akıl almaz bir maceraya dalarlar.

Kitap harikaydı! Kurgusu oldukça karışık olmasına rağmen olaylar birbirine çok iyi bağlanmış. Bazı yerlerde kafanız karışabilir ama sonra oturuyor ve pek soru işareti bırakmıyor. Ne kadar çok durumun birbirine bağlı olduğunu fark ediyorsunuz. Neyin sebep neyin sonuç olduğuna inanamıyorsunuz. Beyniniz yanıyor. Bir taraftan bende de şu kitaplardan olsa ne yapardım diye düşünmeden edemiyorsunuz.

Baş karakter Cassie'ye neredeyse herkes sinir olmuş. Evet açıkçası bazen insanı deli eden hareketleri oldu ancak onu da öyle kabul edelim, zira her şeyin bir sebebi ve sonucu oluyor.

Kitapta Izzy, Drummond ve Bay Webber karakterlerini sevdim. Ancak şunu da söylemekte fayda var, romantizm bekleyenler biraz hayal kırıklığına uğrayabilir. Romantizm neredeyse yok denecek kadar az. Yani romantik bir kitap beklentisiyle okumayın derim. Çünkü kitabın asıl olayı başka.

Bence bu kitabın filmi yapılmalı, okurken film izlermiş gibi okuyorsunuz. Tüm sahneler gözünüzün önünde canlanıyor. (Çeviri de çok iyiydi.) 

Tavsiye ederim. 10/10

Okuyanların yorumlarını bekliyorum. Sizde de bu özel kitaplardan olsaydı, ne yapardınız...?

Arka Kapak Yazısı:

New York'ta bir kitabevinde çalışan Cassie Andrews, sıradan bir hayat sürerken yaşlı bir müşterisi ona beklenmedik anda gizemli ve sıra dışı bir kitap bırakır. Kitabın içinde Cassie'ye el yazısıyla yazılmış şifreli bir mesaj vardır;

 "Bu, kapılar Kitabı'dır ve her kapı o kapıdır."

Cassie esrarengiz kelimeler ve gizemli çizimlerle dolu Kapılar Kitabı'nın ona olağanüstü güçler bahşedecek özel bir kitap olduğunu keşfeder. Çok geçmeden en yakın arkadaşı Izzy ile bu kitabın sunduğu sınırsız olanakları keşfetmeye başlar, sessiz hayatlarından uzaklaşıp diledikleri her yere gitme fırsatıyla büyülenirler.

Bazı kitaplar, acımasız ve tehlikeli kişiler tarafından kullanıldığında hem harikalar hem de felaketler yaratabilir. Ve şimdi, Cassie'nin elindeki bu güç, tam da bu kişiler tarafından istenmektedir. Onları kurtarabilecek tek kişi nadir bulunan kitaplardan oluşan bir kütüphanenin sırlarını saklayan kütüphaneci Drummond Fox'tur.

Cassie'nin elindeki kitap, büyük güce sahip olan tek kitap değildir ama bu özel kitapları toplayanlar tarafından en çok arzulanan kitaptır

 "Bazı kapılar asla açılmamalıdır." 

18 Nisan 2025 Cuma

Dizi: Cassandra

Posted by nana at 4/18/2025 04:12:00 ÖS 0 comments

 Cassandra, Benjamin Gutsche tarafından yazılıp yönetilen 6 bölümlük Alman yapımı bir mini dizi. Dizi Netflix'te 6 Şubat 2025'te yayınlandı ve Türkiye'de uzun bir süre Top 10 listesindeydi. Tür olarak ise bilim kurgu ve gerilim diyebiliriz. Başrol oyuncuları: Lavinia Wilson, Mina Tender, Franz Hartwig, Michael Klammer, Joshua Kantara ve Mary Amber Oseremen Tölle.

Samira yaşadığı travmatik bir olaydan sonra eşi ve çocuklarıyla birlikte bu travmadan uzaklaşmak için 1970'li yıllardan kalma bir eve taşınır. Ev eski olmasına rağmen akıllı ev sistemiyle döşenmiştir. Aile yerleşir ve eve alışmaya çalışır. Evde tozlanmış halde bir robot bulurlar. Aslında bu robot akıllı ev sistemine de bağlı olan bir ev asistanıdır. Ya da öyle sanırlar. 

Sistemi açarlar ve robotu aktifleştirirler. Robotun adı Cassandra'dır. Cassandra aileye çok sıcak davranır ve ev konusunda yardımcı olur. Ancak zaman geçtikçe Samira, Cassandra'nın bazı davranışlarını tuhaf bulur. Örneğin bazı konularda çok katıdır, bazı kurallara uyulmamasına aniden sinirlenir. Samira bu davranışları ilk başta tuhaf bulsa da gitgide rahatsız olmaya başlar. Durumun aile için daha da korkutucu bir hal alacağı hiçbirinin aklına gelmez. (Posterinde gördüğünüz şu gülümsemesi bile çok korkutucu gelmeye başlıyor.) 

Dizinin konusu oldukça ilgi çekici. Bilim kurgu çok severim. Dizinin detayında Cassandra'nın geçmişini de izliyoruz. Neler yaşadı, işler nasıl bu hale geldi hepsini anlatıyor. Ben diziyi çok sevdim. Alman yapımları güzel oluyor gerçekten. Oyunculuklar da çok iyiydi. Özellikle Cassandra rolündeki Lavinia Wilson. Hem oyunculuğu hem güzelliğiyle göz kamaştırıyor. Dizi bilim kurgunun yanı sıra gerilim. Nasılsa robot değil mi o yokken evin içinde ne yaptığımı nereden bilecek diye düşünebilirsiniz ama Cassandra tüm eve bağlı ve evin her noktasında bulunan televizyon ekranlarından evin her yerini görebiliyor. 

Bilim-teknoloji bu kadar ilerler mi, bence ilerler (izleyenler neyi kastettiğimi anlamışlardır) ve bence o günleri de yakında göreceğiz. Cassandra, Black Mirror vb. yapımlarda gördüğümüz teknolojilerin bize çok da uzak olmadığını düşünüyorum.

Türü sevenler Cassandra'yı da seveceklerdir. Zaten 6 bölümlük mini bir dizi olduğundan çabucak bitiyor. Herkese iyi seyirler! İzleyenlerin yorumlarını bekliyorum. 8/10

12 Nisan 2025 Cumartesi

Kitap: Sanatoryum-Sarah Pearse

Posted by nana at 4/12/2025 02:23:00 ÖS 0 comments

 Yazar Sarah Pearse'ın kaleminden çıkan Sanatoryum'un konusu ve özellikle romanın mekan'ı çok ilgimi çekmişti. Konu her şeyden uzak, izole ve eskiden sanatoryum olarak kullanılan eski bir binada geçiyor. Bu bina şu an otel olarak kullanılmakta. Ben şahsen bu tarz mekanlarda geçen romanları severim. Yani her şeyden izole, biraz ürkütücü, biraz gotik, biraz  üstüne ağır da bir geçmişi olan mekanlarda geçen romanlar...

"Sanatoryum" da işte bu özelliğiyle ilk olarak dikkatimi çekti. Kitabımızın kahramanı dedektif Elin Warner, sevgilisi Will ile birlikte kardeşinin düğünü için İsviçre'de Le Sommet isimli eskiden sanatoryum şimdi ise otel olarak kullanılan dağ başındaki otele giderler. Elin, yaşadığı sorunlar nedeniyle bu düğünü aynı zamanda bir tatil olarak düşünmek, sorunlarından uzaklaşmak ister. Ancak otele vardıktan sonraki gün erkek kardeşinin nişanlısı Laure kaybolur. Ve olaylar başlar. Yoğun tipi yüzünden otelin bütün misafirleri otelde mahsur kalır. Bir yandan da otelde gizemli olaylar ardı ardına gerçekleşmeye başlar. Otelin misafirlerinin her biri sırlar barındırmaktadır. Elin mesleğinin getirisiyle Laure'yi araştırmaya başlar ve gizemli olayların peşine düşer. Ancak kendisini de tehlikeye atacağından haberi yoktur. Elin otelde mahsur haldeyken, hem geçmişiyle yüzleşmek hem de oteldeki olaylarla baş etmek zorunda kalacaktır. 

Otelin ortamı, insanlar, dışarıdaki hava kitaba uğursuz bir his katıyor. Kitap korku değil ama psikolojik gerilim diyebiliriz. Yazarın dili alışık olmayanlar için biraz ağır gelebilir, betimlemeler ve edebi dil yoğun. Ancak ben beğendim. Kitap "Dedektif Elin Warner" serisi olacakmış, bu da ilk kitabıymış. Kurgusu güzeldi, karakter gelişimleri de iyiydi. Tavsiye ediyorum. Ancak dediğim gibi daha basit anlatımları sevenler için kitap biraz yoğun gelebilir. Serinin ikinci kitabını bekliyorum.

İyi okumalar! 8/10

Arka Kapak Yazısı:

"Son derece lüks, aradığınız her şeyi elinizin altında bulabileceğiniz bir otel. Dünyada eşi benzeri olmayan bir kar manzarası...

Le Sommet, daha önce bir sanatoryum merkeziyken iş insanı Lucas Caron’ın, en yakın arkadaşı mimar Daniel'la yürüttükleri bir proje sonucu ortaya çıkan beş yıldızlı bir otel şimdi.

Dedektif Elin Warner, erkek arkadaşıyla birlikte gelir dağların ardındaki bu otele. Erkek kardeşinin düğünü olacaktır burada. Annelerinin ölümünden sonra erkek kardeşiyle uzun yıllardır görüşmemiş olsa da artık onunla yüzleşmeye hazırdır.

İşiyle ilgili de problemler yaşayan Elin, bu düğünü ve oteli bir tatil olarak değerlendirmeyi planlar ama işler hiç de onun beklediği gibi gitmez.

Otele vardıklarının ikinci günü erkek kardeşinin nişanlısı Laure’nin kaybolmasıyla başlar kâbus. Oteldekilerin içinde bulundukları tehlikenin boyutunu bir tek Elin öngörüyordur ve soluk soluğa bir kedi fare kovalamacası başlar.

Elin hem geçmişindeki hem de oteldeki şeytanlarla yüzleşmeyi başarabilecek midir?"

7 Nisan 2025 Pazartesi

Manga/Anime: Gekkan Shoujo Nozaki-kun

Posted by nana at 4/07/2025 10:11:00 ÖS 0 comments

 Gekkan Shoujo Nozaki-kun (月刊少女野崎くん) Tsubaki Izumi tarafından yazılıp çizilmiş bir yonkoma* manga. Türü shoujo, komedi ve romantik olarak geçiyor. 2011 yılında Gangan Online'da yayınlanmaya başlamış o zamandan beri de devam ediyor. Cilt şeklinde de basılıyor. Aynı zamanda İngilizce yayın hakları Yen Press tarafından alındı ve "Monthly Girls' Nozaki-kun" adıyla 2015 yılından beri de İngilizceye çevriliyor. Ayrıca 2014 yılının yaz döneminde de 12 bölüm olarak animesi yayınlandı. 

*Yonkoma manga dediğimiz manga, normal mangadan farklı olarak, her sayfada genelde yukarıdan aşağıya doğru sıralanan dört adet panelin yer aldığı bir manga türü. Bazen ikişer adet sağlı sollu şekilde de olabiliyor. Genelde bol mizah içeren mangalar yonkoma şeklinde yapılıyor. 

Evet serinin genel özelliklerinden bahsettikten sonra konusuna gireyim. Seri gerçekten komik!

Liseli Sakura Chiyo adlı kızımız yine aynı lisede okuyan Nozaki Umetarou'ya platonik olarak aşıktır. Onu uzaktan sever, bir türlü açılamaz. Ancak ikinci sınıfa geçtiklerinde Sakura bütün cesaretini toplayarak okul çıkışı sınıfa Nozaki'yi çağırır. Ona duygularını açıklayacaktır. Ancak bu konuşmada işler hiç de hayal ettiği gibi gitmez. Çok heyecanlanır ve sana aşığım diyeceğine "senin hayranınım" der. Ağzından bu laf çıktığı an utançtan ne yapacağını bilemez, gelecek cevabın korkusuyla kıpkırmızı kalır. Fakat Nozaki hiçbir tepki göstermeden bir kağıdı imzalayarak Sakura'ya verir. Sakura imzayı aldığında bakakalır. Hiçbir şey anlayamaz. İşte o noktada Sakura'nın bilmediği kritik bir ayrıntı vardır. Nozaki Umetarou, aslında "Yumeno Sakiko" adıyla çok tanınan ve övgüler alan bir shoujo (kız) manga sanatçısıdır. (Mangakadır) Sakura "hayranlıktan" bahsedince Nozaki mangasının hayranı olduğunu düşünerek ona imzasını vermiştir. Nozaki shoujo (kız) mangakasıdır, yani mangasında aşk, ilişkiler, romantizm vardır ama Nozaki'nin kendisinin aşk veya ilişki konusunda hiçbir deneyimi yoktur. Hatta romantizmden kesinlikle anlamaz diyebiliriz. Yani böylelikle Sakura'nın duygularını itirafı bir hayran övgüsüne dönüşmüş olur. Bu yanlış anlaşılmadan sonra Sakura çaktırmaz, durumu bozmaz ve akışa ayak uydurur. Komik yanlış anlamalar birbiri ardına gerçekleşir ve her nasıl olduysa Sakura, Nozaki'nin manga asistanı olur. Nozaki'nin başka manga asistanları da vardır. (onlar da aynı liseden öğrencilerdir) Sakura bir yandan manga asistanlığını yaparken, diğer yandan Nozaki'ye kendi duygularını aktarmaya çalışmaktadır. Serimiz hem bunu hem de bu ekibin arasında yaşanan komik olayları anlatıyor. Gerçekten komik. Ben çok gülüyorum. 😂

Her bir karakterin tuhaf bir özelliği var. Kimse normal değil. Örneğin; Mikoshiba Mikoto yakışıklılığıyla kızları etkilemeye çalışır ama kızlar ilgi göstermeye başladığında utancından yerin dibine girer. Seo Yuzuki ortamı okuyamayan yani nerde nasıl davranacağını bilmeyen kaba bir kızdır (ama acayip komiktir), hatta Nozaki kendi mangasındaki bir karakteri Yuzuki'den ilham alarak yaratmıştır. Kashima Yuu kız olmasına rağmen lakabı okulun prensidir, okulun kızları ona hayrandır. Tiyatro kulübündedir. Ama o okulun tiyatro kulübünün başkanı Hori'nin peşinden koşmaktadır. Karakterler için daha çok şey anlatılır. Serinin her karakterini çok seviyorum. Mizahı da harika. Shoujo diye düşünerek sade aşk hikayesi sanmayın, mizah dolu bir komedi serisi aslında. 

Bir de şunu da ekleyeyim. Manganın içinde Nozaki'nin yayınladığı mangayı da bazen okuyoruz. Yani manga içinde manga okuyoruz. 😀Umarım serinin Türkçe telif hakları alınır. Yine çevirisine talibim. 😋

Eğer manga okumaya alışık değilseniz, isterseniz işe önce seriyi tanımak için animesini izlemekle başlayın. Animesi de çok komik. Zaten 12 bölüm olduğu için manga tanıtımı gibi olmuş. Seslendirenler de her zamanki gibi çok başarılı. Benim çok sevdiğim sanatçılar var seslendirme kadrosunda.

İyi okumalar, iyi seyirler!! 9/10

Animeden bir sahne- Sakura ile Nozaki (Çok komikti)


Film: Zindanlar ve Ejderhalar: Hırsızlar Arasındaki Onur

Posted by nana at 4/07/2025 10:08:00 ÖÖ 2 comments

 "Zindanlar ve Ejderhalar: Hırsızlar Arasındaki Onur" 2023 yapımı bir Amerikan filmi. "Zindanlar ve Ejderhalar" isimli oyundan uyarlama. Film fantastik bir dünyada geçiyor. Öyle bir dünya ki, elfler, cüceler, orklar, gnomlar vb. farklı yaratıklar da yaşıyor. (Tam benlik) Başrollerinde Chris Pine, Michelle Rodriguez, Hugh Grant, Justice Smith, Sophia Lillis, Daisy Head ve Regé-Jean Page yer alıyor. Yönetmenleri ise John Francis Daley, Jonathan Goldstein.

Ed ve Holga'nın bir hırsızlık çetesi vardır. Bir gün tehlikeli bir soygun görevine gitmek için yola çıkarlar. Bu görevde Ed, kızı Kira'yı geride bırakır, çünkü görev oldukça tehlikelidir. Zira bu soygun sırasında Ed ile Holga yakalanmış ve hapse atılmıştır. Ekibin kalanı ise kaçmıştır. Bu arada ekibin kalanında Forge, Büyücü Sofina, Büyücü Simon vardır. Ed, yakalanmak üzereyken Forge'a kızıyla ilgilenmesini tembihler. Film Ed ile Holga'nın hapiste 2 sene geçirdikten sonrası ile başlıyor. İkili hapisten kaçar ve Ed'in kızını bulmak için yola çıkarlar. Ed'in karısı kızları Kira henüz bebekken öldürüldüğü için, Holga Kira'nın bakımında Ed'e hep destek olmuştur. Bu yüzden Holga da Kira'ya çok düşkündür. İkisi Kira'yı bulmak için Forge'u ararlar ve öğrenirler ki Forge, Büyücü Sofina'nın desteğiyle Neverwinter Lordu olmuştur. Kira da Forge'la birlikte yaşamaktadır. İşte asıl hikayemiz bundan sonra başlamaktadır. Ed ile Holga bir ekip kurarak Kira'yı geri almak ister ama bir yandan da bu ekip Neverwinter'da arka planda dönen şeytani planlarla yüzleşecek ve bu planları engellemeye çalışacaktır.

Filmin IMDB puanı 7,2. Ben filmi beğendim açıkçası. Bu filmdeki gibi fantastik dünyada geçen film-dizileri genelde çok severim. Kıyafetler, karakterler, müzikler sizi o fantastik dünyanın içine çekiyor. Hem macera hem komedi bir aradaydı. Bazı sahnelerde gerçekten güldüm. Büyücüler, şekil değiştirenler çok havalıydı. Yani eğlenceli vakit geçirmek ve biraz bu dünyadan uzaklaşmak, kafa dağıtmak için güzel bir seçenek. Fantastik filmleri sevenler bu filmden de keyif alacaklardır.

İyi seyirler! 8/10


4 Nisan 2025 Cuma

Çizgi Dizi: Twilight of the Gods

Posted by nana at 4/04/2025 10:25:00 ÖÖ 0 comments

 Twilight of the Gods Eylül 2024'te Netflix'te yayınlanan Amerika ve Fransa ortak yapımı bir yetişkin animasyon dizisi. Dikkatinizi çekerim: Yetişkinlere yönelik bir çizgi dizi. Çocuklara kesinlikle uygun değildir, izletmeyiniz.

İskandinav mitolojisi sevenler buyrun! Twilight of the Gods (Tanrıların Alacakaranlığı) İskandinav mitolojisinin fantastik dünyasında geçiyor. İnsanlar ve Tanrılar arasındaki savaşları anlatıyor, bunu kanlı tasvirlerle ve şiddet öğeleriyle gösteriyor. 

Bir savaşta Leif adındaki ölümlü bir kral, Sigrid isimli yarı insan yarı dev soyundan olan güçlü bir kadın savaşçı tarafından kurtarılır ve birbirlerine aşık olurlar. Düğün gününde, Thor gelip düğündeki herkese saldırır. Yalnızca Sigrid ve Leif saldırıdan sağ çıkabilmiştir. Tüm sevdiklerinin Thor'un elinden öldüğünü gören Sigrid bütün öfkesiyle Thor'dan intikam almak ister. Leif ile birlikte bir grup savaşçı toplayarak Thor'a savaş açmaya karar verir, onu öldürecek ve intikamını alacaktır. Ancak bir grup ölümlü insanın Thor gibi bir Tanrıya karşı ne kadar şansları olacaktır? 

Dizi 8 bölümden oluşuyor. Bölümler kısa sayılır, yaklaşık yarım saat civarında. Yani diziyi çabuk bitirebilirsiniz. İçinde oldukça kanlı savaş sahneleri, cinsel içeriklerin olduğu sahneler de var. Konu mitolojik dünyada geçtiği için bunlar pek şaşırtmasa da, başta da dediğim gibi çocukların izlemesi için hiç uygun değil.

Diziyi beğendim. Mitoloji çok sevdiğim için belki de. Çizimleri de güzeldi. Seslendirenler de başarılıydı. İnternette ikinci sezonunun çıkacağına dair söylentiler var ama resmi bir açıklama oldu mu bakmadım açıkçası. Ama ikinci sezonu çıksa izler miyim evet izlerim. İlk sezonu zaten sanki devamı gelecekmiş gibi bir his uyandırmıştı.


Türü sevenler bu diziyi de seveceklerdir diye düşünüyorum. Şimdiden iyi seyirler. 8/10

Sigrid


3 Nisan 2025 Perşembe

Dizi: Death's Game

Posted by nana at 4/03/2025 01:32:00 ÖS 0 comments

 Death's Game (이재, 곧 죽습니다) 2023 Güney Kore yapımı, Ha Byung Hoon'un yazıp yönettiği  fantastik, gizem, gerilim türünde 8 bölümlük webtoon uyarlaması bir dizi. Imdb puanı 8.5, oldukça yüksek. Dizi Prime Video'da yayınlanıyor. Meşhur Güney Kore dizilerinin ünlü oyuncularını bu dizide bir araya toplamışlar. Kadro çok sağlam. Seo In Guk, Park So Dam (çok severim), Kim Jae Wook, Lee Do Hyun (çok severim), Lee Jae Wook, Go Youn Jung, Sung Hoon, Choi Siwon... Eh daha ne olsun. 

Choi Yee-Jae (Seo In Guk) yedi sene boyunca iş bulmak için çabalamış ancak doğru düzgün bir iş bulamamıştır. Kendini başarısız ve beceriksiz biri olarak görmektedir. Girdiği bunalım sonucunda intihar eder. Gözlerini açtığında karşısında Ölüm'ü (Park So Dam) görür. Ölüm, Yee-Jae'nin ölüme karşı kayıtsızlığından rahatsız olur ve ona bir ceza verir. İntihar ettiği için zaten cehenneme gidecektir ancak cehennemin kapılarından geçmeden önce ceza olarak 12 kere dünyaya yeniden geleceği ve yeniden öleceği bir oyun oynaması gerektiğini söyler. Eğer Yee-Jae bu 12 reenkarnasyonunun herhangi birinde hayatta kalmayı başarırsa o bedeninde yaşamaya devam edebilecektir. Yee-Jae hiç istemese de oyunu oynamaktan başka bir seçeneği yoktur. Oyun başladığında Yee-Jae başka bedenlerde başka hayatlar yaşarken, kendi yaşamını sorgulayarak gidişatın nasıl farklı olabileceğini düşünmeye başlar. 

Webtoon'unu okumadım ama dizi çok iyiydi. Oyunculuklar harikaydı, sevdiğim oyuncuları aynı dizide izlemek ayrı bir keyif verdi. Özellikle Ölüm rolünde oynayan Park So Dam harikaydı. Diziyi izlerken konusu gereği size de bir şeyler sorgulatıyor aslında. Türü sevenlerin bu diziden de keyif alacağına eminim.

İyi seyirler! 9/10

2 Nisan 2025 Çarşamba

Dizi: Celebrity

Posted by nana at 4/02/2025 08:30:00 ÖS 0 comments

 Celebrity (셀러브리티), Haziran 2023'te Netflix'te yayınlanan Güney Kore yapımı dram, gizem türünde 12 bölümlük bir dizi. Yönetmen koltuğunda Kim Chul Gyu oturuyor. (Kendisi "Flower of Evil" , "Chicago Typewriter" dizilerinin de yönetmeni.) Başrollerinde Park Gyu Young (Sweet home, A good day to be a dog, Dali and the Cocky prince, Squid game 2.sezon gibi dizilerde de görüyoruz.), Kang Min Hyuk, Lee Chung Ah, Lee Dong Gun, Jeon Hyo Sung gibi isimler var.  Imdb puanı 7,4. 

Varlıklı bir aileden gelen Seo A-Ri (Park Gyu Young) ailesinin iflas etmesinin ardından gayet normal, orta halli bir yaşam sürdürmektedir. Bir gün eski bir okul arkadaşıyla karşılaşır. Arkadaşının çok kazanan bir sosyal medya fenomeni olduğunu öğrenir. Arkadaşı Seo A-Ri'yi hala zengin zannetmektedir, o yüzden onu sosyetik bir partiye davet eder. Seo A-Ri'nin bu partiden sonra hayatı değişecektir. O da bir instagram hesabı açar ve paylaşımlar yapmaya başlar. Kısa süre içinde milyonlarca takipçisi olur, çok kazanmaya başlar ve şaşaalı dünyanın kapıları ona açılır. Ancak bu şaşaalı dünya içine girdiğinde, buranın skandallarla dolu dünyasına da girmiştir. Ve sosyal medya dünyasının dolandırıcılık, taciz vb. birçok kötü, yozlaşmış, karanlık tarafıyla yüzleşince bütün bunları ifşa etmeye karar verir.

Genel olarak dizimizin konusu bu şekilde. Ama tabii ki bazı detaylar var ki, spoiler olmaması açısından bahsetmedim.  

Dizide aynı zamanda sosyal medyadaki fenomenlerin/ influencer'ların bu kadar çok kazanmalarının dışında; yozlaşmış, çürümüş sistem tarafından nasıl tüketildiğini de üzülerek görüyoruz. O şöhret, para ve gücün sonuçlarını görüyoruz. 

Diziyi beğendim. Oyunculuklar da çok güzeldi. İzlerken merak duygusu da canlı tutuluyor. 

Hayatlarına imrenilen influencer'ların yaşamlarının perde arkasını görünce gerçekten imrenilesi mi diye size bir kez daha düşündürtüyor.

Bu tarz dizileri sevenlere tavsiye ederim.

İyi seyirler! 8/10

Film: Cennete Yakın (Paradise)

Posted by nana at 4/02/2025 12:04:00 ÖS 0 comments

 Bilim kurgu ve distopya sevenler toplansın!

Netflix'te 24 Haziran 2023 tarihinde yayınlanan Alman yapımı bilim kurgu ve distopya türündeki filmimizin yönetmenliğini Boris Kunz yapmış. Başrollerde Kostja Ullmann, Marlene Tanczik, Corinna Kirchhoff gibi isimleri görüyoruz.

Film distopik bir dünyada geçiyor. Teknoloji o kadar ileri ki, zaman alım-satımı yapılarak insanların yaşları ayarlanabiliyor. Örneğin 30 yaşındaki birisi kendi 10 yılını satarsa 10 yıl yaşlanmış oluyor ve 40 yaşına gelmiş oluyor. Kişinin görüntüsü bile değişebiliyor yani çok zaman satarsa her açıdan (görüntü vb.) yaşlanıyor veya tam tersi durumda gençleşebiliyor. Bu dünyada zaman alım-satımları ödeme olarak da kullanılmaya başlanmış. Örneğin bir kişi bir borcun altına girerken bilmem kaç yıl zamanını ipotek edebiliyor. İşte böyle bir dünyada Max (Kostja Ullmann), bir biyoteknoloji şirketi olan AEON'da çalışıyor. AEON şirketi zaman alım-satımı, zaman ayarlaması vb. işleri yapan bir şirket. Max ise satış-pazarlama çalışanı gibi, zamanını satmaları için insanları ikna etmeye çalışıyor. Maalesef filmde de yine zamanını para karşılığı satmak zorunda kalanlar genelde borçlu, yoksul kesim oluyor. Max, yoksul kesimlere giderek borcu olan insanları zaman satmaya ikna ediyor, bu zamanları da yine çok zengin insanlar satın alıyor. Yani genel olarak yaşlananlar yoksul kesim, gençleşenler ise zengin kesim oluyor. Yani yine zengin kesimin konfor içinde yaşadığı, yoksulların ise her zamanki gibi ezildiği bir sistem. Filmdeki dünya genel hatlarıyla bu şekilde.

Hikayemizde bazı olaylar sonucunda (burayı izlersiniz) Max'in karısı Elena, borçlarını kapatmak için 40 yılını vermek zorunda kalıyor. Kahramanlarımızın normal hayatını değiştiren işte bu olayla filmimiz aslında başlamış oluyor. Max ve Elena bu kaybedilen yılları geri almanın bir yolunu aramaya çıkıyorlar. Bu noktada AEON şirketi ve daha birçok durumla yüzleşmek zorunda kalıyorlar. 

Film böyle bir sistemde size etik değerleri de sorgulatıyor. Ben olsam ne yapardım'a kadar düşünüyorsunuz. Bence güzel ve farklı bir filmdi. Konusu değişik filmleri çok severim. 2011 yapımı "In time (Zamana karşı)" filmi de bu filme göre daha farklıydı ama bu şekilde zamanın alınıp satıldığı bir filmdi. O da çok iyiydi.

Bilim kurgu ve distopya türünü seviyorsanız kesinlikle izleyin derim. (Not: Filmde Türk oyuncular da var.)

İyi seyirler. 8/10

1 Nisan 2025 Salı

Kitap: Tırpan-Neal Shusterman

Posted by nana at 4/01/2025 08:48:00 ÖS 0 comments

 "Tırpan", Neal Shusterman tarafından yazılan ve üç kitap halinde yayınlanan distopik bir seri. (Bildiğim kadarıyla üçüncü kitabının -The Toll- Türkçe çevirisi henüz çıkmadı.) Türkçesi Juno Kitap tarafından yayınlanıyor. 

Bir gelecek düşünün. Dünya "fırtına bulutu" isimli bir yapay zeka tarafından idare ediliyor. Bu dünyada her şey kusursuz. Hastalık, savaş, sefalet yok. Hatta doğal ölüm bitmiş, insanlar ölümsüz olmuş...Ancak ortaya çıkan nüfus artışı probleminden dolayı bu "ölüm" işini "Tırpan" adını verdikleri kişilere bırakmışlar. Tırpanlar özel olarak yetiştiriliyor, zorlu eğitimlerden geçerek tırpan olabiliyorlar. Kendi cemiyetleri var ve toplumda ayrı bir statüleri var. Ayrıca uymaları gereken kendi kuralları da var. Kendi yaptıkları işe "devşirmek" diyorlar. 

Hikayemizin kahramanları Citra ve Rowan, Tırpan Faraday tarafından Tırpan çırağı olarak seçilirler ve zorlu bir eğitime başlarlar. Her tırpanın bir çırağı olabilmektedir ancak Tırpan Faraday iki çırak alarak, yalnızca birinin yapılan sınavda başarılı olarak tırpan olabileceğini söyler. Citra ile Rowan tırpan çırağı olarak eğitimlerine başlarlar. Bir yandan da bazı tırpanların görevlerini kötüye kullanması sebebiyle Tırpan Cemiyeti yozlaşma evresine girmiştir. Citra ile Rowan çırak olarak başladıkları bu macerada çeşitli olaylar yaşayıp, zor seçimlerle yüzleşmek zorunda kalacaklardır. 

Kitapta distopik dünya çok iyi anlatılmış. Karakter gelişimleri çok güzel. Kitapta ara ara bazı ünlü tırpanların günlüklerinden kısa yazılar da okuyoruz. Bu da dünyayı ve sistemi daha iyi tanımamızı sağlıyor. Normal dünyamızdaki yozlaşmaların böyle bir sistemde de olabildiğini görüyoruz.

Her üçlemede olduğu gibi ilk kitap bir giriş kitabı olarak dünyayı, karakterleri ve sistemi tanıtma gibi, yani serinin temeli atılıyor.

İkinci kitap "Fırtına Bulutu"nu da okudum. İkinci kitabın önsözünde "Tırpan"ın filminin çıkacağını öğreniyoruz. 😍 Zaten kitabı okurken de film izler gibi oluyorsunuz. Umarım filmi kitaba sadık kalır ve kitabı gibi harika bir film olur. 

Keyifli okumalar 9/10

Arka kapak tanıtım yazısı:

"  "Öldüreceksin."

Gelecekte açlığın, hastalığın, savaşın, sefaletin olmadığı kusursuz bir dünyada doğal ölüm geçmişte kalmıştır. Tek sorun, önüne geçilemeyen nüfus artışıdır. İnsanların yaşamına son vermek üzere özel olarak yetiştirilen ve Tırpan olarak adlandırılan bu kişilerin geçmesi gereken zorlu bir eğitim ile uymaları gereken kurallar vardır.

Citra ve Rowan tırpan çırağı olarak seçildiklerinde, öldürme sanatını öğrenmekten başka seçenekleri kalmaz. Ancak kurbanlarını seçmenin korkunç sorumluluğu sadece bir başlangıçtır.

Tırpanlar görevlerini kötüye kullanması sebebiyle Tırpan Cemiyeti yozlaşmanın eşiğindedir. Citra ile Rowan'ın bu yozlaşmayla mücadele etmek için birlikte hareket etmesi gerekirken çıraklık eğitimlerini tamamladıklarında içlerinden yalnızca birinin tırpan olacağı, diğerinin ise gerçek ölümü tadacağı gerçeğiyle yüzleşirler.

Tırpan, doğal ölümün olmadığı mükemmel bir dünyada yaşamanın ağır bir bedeli olduğunu bütün ayrıntılarıyla ele alan heyecan verici bir distopya."

23 Mart 2025 Pazar

Dizi: Sakın Eve Gelme

Posted by nana at 3/23/2025 07:05:00 ÖS 2 comments

 Sakın Eve Gelme (อย่ากลับบ้าน), 2024 Tayland yapımı bir dizi. Netflix'te 31 Ekim 2024 tarihinde yayınlandı. Yönetmenliğini Woottidanai Intarakaset üstlenirken, başrollerinde ise Woranuch Bhirombhakdi, Cindy Bishop ve Pitchapa Phanthumchinda yer alıyor. 

Varee yaşadığı bazı olaylardan sonra 5 yaşındaki kızı Min ile birlikte memleketine giderek, ailesine ait olan ürkütücü eski konağa taşınır. Konağa taşındıktan sonra tuhaf olaylar olmaya başlar. Konağın zaten kendisi korkutucudur. Konağın bakıcısı Natee de ürkütücü ve gizemli bir adamdır. Varee'nin kızı Min konağı hiç sevmemiştir ve eve dönmek istemektedir ama Varee orada kalmaya karar vermiştir. 

Bir gün Varee'nin kızı esrarengiz bir şekilde kaybolur ve tüm hikaye işte burada başlar. Varee polise başvurur ama kimse kaybolma ile ilgili bir açıklama yapamamaktadır. Artık Varee kızını bulabilmek için, hem kendisi ile hem de geçmişindeki karanlık sırlarla yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bir yandan ise, polis memuru Fah da Varee ve yaşanan olayı araştırmaktadır.

Diziyi korku dizisi sanarak başladım, evet başlangıçta içinde bazı gotik-gerilim öğeleri taşıyor. Ancak sonradan gizem, fantastik, bilim kurgu gibi öğeler de ekleniyor. Rastgele bir korku dizisi ile karşılaşacağımı beklerken şaşırmıştım. 

Oyunculuklar çok iyiydi. Diziye ilk başlarken iyi gitmeyeceğini düşünebilirsiniz. Ama sonrasında çok güzel sarıyor. Sürükleyici, gizemli ve oldukça merak uyandıran, bazen de beyin yakan bir dizi. Bir noktadan sonra ne olduğunu tahmin edebilirsiniz ancak bu, hikayenin işleniş keyfini kaçırmıyor. 

Bu noktadan sonra daha fazla bir şey anlatmıyorum çünkü spoiler olabilir. Yani bazı temel noktaları bilmeden izlemek daha keyifli olabilir.

Herkese tavsiye ederim. Eminim sıkılmadan, bir çırpıda izleyip bitireceksiniz! 9/10

7 Mart 2025 Cuma

Kitap: Firar Odası-Megan Goldin

Posted by nana at 3/07/2025 03:40:00 ÖS 0 comments

 Megan Goldin'in Firar Odası isimli kitabının arka kapak yazısı şu şekilde başlıyor: "Firar Odası'na hoş geldin. Amacın basit. Canlı çıkacaksın." Bu üç cümle ile ilgimi çekmeyi başaran bu roman, Türkçeye April Yayıncılık tarafından kazandırılmış. 

Kitabı okumaya başladığımda normal bir firar/kaçış odası oyunları versiyonu gibi olacağını düşünmüştüm. Ancak hikayenin içine dalınca pek de öyle olmadı. İşin içinde derin bir konu, özel sektörde hele ki finans, yatırım sektöründe dönen olaylar, kurumsal hayatın zorlukları, baskılar, arkadan kazılan kuyular vb. gibi birçok detay vardı. Ben de bir özel sektör çalışanı olduğum için çoğu baskıların  nasıl olabileceğini tahmin edebiliyorum. Ancak olay Amerika'daki büyük paraların ve yatırımların döndüğü bir finans şirketi ise bunun boyutunun çok daha farklı olduğunu görüyoruz. Hikayemizde çok ünlü bir finans şirketinde çalışan Vincent, Sam, Jules ve Sylvie katılımın  zorunlu olduğu bir toplantıya çağrılırlar, çağrıldıkları binada bir asansöre binerler ve burada kapana kısılırlar. Bu asansörün bir firar odası olduğunu anlarlar. Burada karşılarına çıkan ipuçlarını çözmeye çalışırlar. Asansör sahneleri üçüncü şahıs gözüyle bize aktarılıyor. Bir de geçmiş konuların Sara Hall isimli bir karakterin ağzından anlatıldığı bölümler var. Bu şekilde anlatımlarla kitap sonuna bağlanıyor.

Ben kitabı sevdim. Okurken film izlermiş gibi hissettim. Yazarın dili akıcı, kurgusu iyi, karakter betimlemeleri detaylı. Ancak sonunu bir tık daha farklı beklerdim demeyeyim de istediğim bir iki nokta vardı oralar biraz havada kaldı. Okumayanlara spoiler olacağı için söyleyemiyorum. 😬 Herkese keyifli okumalar 7/10

Arka kapak yazısı:

Firar Odası'na hoş geldin.

Amacın basit.

Canlı çıkacaksın.

Finans dünyasının yıldızları Vincent, Jules, Sylvie ve Sam zirvede.

Anlaşma sanatında ustalar, sıkı çalışıyorlar, eğlencenin hakkını veriyorlar.

Lüks hayatları, ışıltılı kariyerleri göz alıcı.

Yakında hesap günü gelecek ve bedelini ödeyecekler.

Rekabetin sınırlarını zorlamak isteyen dörtlü bir firar odası mücadelesine katılıyor.

Yüksek bir binanın asansörüne doluşuyorlar.

Işıklar sönünce anlayacaklar, bu kez hayatta kalmak için oynayacaklar.

Şimdi hırslarını bir kenara bırakıp işbirliği yapmaları, şifreli ipuçlarını tek tek çözmeleri, en karanlık sırlarına dek birbirleriyle yüzleşmeleri gerek.

Zirveye giden basamakları hızla çıkarken söyledikleri yalanlarla, işledikleri günahlarla hesaplaşmanın vakti geldi çattı.

Özgürlük, uğruna en fazlasını feda edeni bekliyor.

Megan Goldin tek solukta okunan romanında Wall Street'in yükselen genç yıldızlarını merkeze alıyor, firar odası mücadelesinin ölümcül intikam oyununa dönüşmesini anlatıyor. Hırsın bedeline, rekabetin sınırlarına, insanın gerçekte ne olduğuna dair sarsıcı bir roman.

"Bu yıl okuduğum en iyi romanlardan."

Lee Child

"Tüm planlarınızı iptal edin, patronunuza hasta olduğunuzu söyleyin. Bu kitabı okumaya başladığınız anda içinde tutsak kalacaksınız, özgürlüğün tek yolu son sayfayı çevirmek!"

Kirkus Reviews

"Ustaca kurgulanmış, kusursuz yazılmış bir macera."

New York Times

13 Şubat 2025 Perşembe

Manga: Seishun Otome Banchou!

Posted by nana at 2/13/2025 09:41:00 ÖÖ 0 comments

 Seishun Otome Banchou! (青春乙女番長! )  Shizuru Seino'nun yazıp çizdiği romantik komedi manga serisi. 2012 yılından 2014 yılına kadar Kodansha yayıncılığın shoujo manga dergisi "Bessatsu Friend" isimli dergisinde yayımlanmış. Sonrasında 3 cilt olarak basılmış. 3 cilt, toplamda 13 bölüm. Serimiz tür olarak shoujo (genç kız) manga. Romantik komedi türünde ama aslında romantikten çok, absürt komedi diyebileceğimiz bir seri. Myanimelist puanı 7,39.

Ana karakterimiz liseli Hirata Mihane isimli kızımız (Yan resimde kapaktaki kız) herkesin korktuğu bir yüz ifadesine sahip, pek kadınsılığı olmayan biridir. Sık sık sinirine yenik düşerek, istemeden de olsa şiddet içeren davranışlar sergilemektedir. Bu davranışlarından dolayı bütün okul onu "satsujinki" olarak çağırır. (Katil gibi bir anlama geliyor ama canavar şeklinde bir hitap gibi düşünebilirsiniz.)  Ancak bunlara rağmen onun görünüşüne aldırmayan, ona karşı kibar davranan, yakışıklı ve sınıfın popüleri Touma-kun'a sırılsıklam aşıktır. Ve Touma'nın kendisine bakması için türlü türlü komik şeyler yapar. Serideki karakterlerden bir diğeri Mihane'nin en yakın arkadaşı güzeller güzeli Maria. Mihane'nin Maria'yla olan diyalogları da çok komik. İşte serimizde Hirata'nın Touma'yla ve diğer arkadaşlarıyla olan absürt komik olaylarını okuyoruz. Çizimler de komediye katkı sağlıyor. 😆Zaten 13 bölüm gibi kısa bir seri olduğu için çok da çabuk bitiyor. 

Absürt komedi seviyorsanız, eğlenmek ve kafa dağıtmak istiyorsanız bu seriyi okumanızı tavsiye ederim. 

7/10

12 Şubat 2025 Çarşamba

Kitap: Davetli Listesi-Lucy Foley

Posted by nana at 2/12/2025 12:13:00 ÖS 0 comments

 Bugün Lucy Foley'den "Davetli Listesi" ile karşınızdayım. Kitapla ilgili yorum yapmadan önce hemen arka kapak yazısını şuraya koyuyorum ki gizem artsın: 

"İrlanda kıyılarındaki bir adada, davetliler hayatlarını birleştiren iki kişiyi kutlamak için toplanıyor. Damat: Yakışıklı ve çekici, yükselen bir televizyon yıldızı. Gelin: Akıllı ve hırslı, bir kadın dergisi sahibi. Şaşaalı düğünlerden beklenen ne varsa karşılığını buluyor: Tasarımcı kıyafetleri, ulaşılması zor, görkemli bir düğün yeri, lüks parti hediyeleri, butik viskiler... Elbette cep telefonunuz çekmeyebilir, adaya ulaşmak için boyunuzu aşan dalgalarla mücadele etmek zorunda kalabilirsiniz, ancak her ayrıntısı ustalıkla planlanmış bu düğünde yer almak, birçokları için bir ölüm kalım meselesi... Elbette, mükemmellik sadece planlarda olur ve insan dediğiniz de insandır işte. Şampanya patlayıp eğlence başladığında, kızgınlıklar ve küçük kıskançlıklar, anıların ve iyi dileklerin her bir zerresine sızmaya başlıyor. Sağdıçlar okul günlerinden kalma bir içki oyununa girişiyor. Nedime pek de tesadüf denemeyecek şekilde elbisesini mahvediyor. Gelinin en eski (erkek) dostu rahatsız edici derecede şefkatli bir konuşmayla kadeh kaldırıyor. Ve sonra mutlu çiftin bu önemli gününe ölümün gölgesi düşüyor. Ölen kim? Öldüren kim? Belki daha da önemlisi, sebep ne?"

Evet yeterince ilginizi çektiyse (ki benim çekmişti) kitapla ilgili konuşalım. Kitap 6 farklı karakterin ağzından anlatılıyor ve şimdiki zaman çekimiyle yazılmış. Yani karakter anlatırken "..kapıyı açıyorum...gidiyorum...görüyorum..." vb. şekilde konuşuyor. Alışık olmayanlar için biraz farklı gelebilir ama kitabı okurken eminim alışırsınız. 

Karakterler İrlanda'nın geçmişi pek de parlak olmayan bir adasında gerçekleşecek düğün için toplanır. Issız ve izole bir mekanda geçen romanları okumayı seviyorum. Bu romandaki mekan da ıssız ve izoleliğini iliklerimize kadar hissettiriyor. Düğün için böyle bir mekan seçmek de ayrı bir konu ya neyse. Düğün için eski arkadaşlar toplanmış, alkol tüketimi had safhada, herkes eğlenmesine bakmışken birden olaylar farklı bir hal alıyor. Geçmiş şimdi arasında geçişler oluyor. Entrikalar, gizem, gerilim had safhada ilerliyor. Hikayede son sayfaya kadar merak duygusu yüksek tutuluyor. 

Herkes Agatha Christie'nin tarzına benzetmiş. Evet biraz benziyor. Beni tanıyanlar bilir, sıkı bir Agatha Christie hayranıyımdır. 😍 Agatha Christie'yi sevenler, gizem, gerilim kitapları sevenler bu kitaptan da keyif alırlar diye düşünüyorum. 

Herkese iyi okumalar! 8/10


10 Şubat 2025 Pazartesi

Kitap: Gemi-Mats Strandberg

Posted by nana at 2/10/2025 10:28:00 ÖÖ 0 comments

 Gemi, Mats Strandberg'in kaleminden çıkmış bir gerilim ve korku romanı. Yazarı Halka-Engelsfors üçlemesi'nden tanıyanlar olabilir. Ancak ben o kitabını henüz okumadım.

Hikaye İsveç'ten Finlandiya'ya giden Baltic Charisma isimli bir gemide Baltık denizinin sularının üstüne geçiyor. Tüm yolcular farklı sebeplerden gemiye binmiş ve yolculuklarına başlamışlar. Hikaye çoklu bakış açısından anlatılıyor. Yani bölümler halinde birçok farklı karakterin ağzından anlatılıyor. Bazı kısımlar ise üçüncü şahıs bakış açısından anlatılıyor. Kitabın başları çok durgun geçiyor, çünkü karakter çok olduğu için bu karakterlerin tanıtımı, hayatları, hikayenin bir temele oturtulması size biraz uzun gelebilir. (Hikayesini okuduğumuz yaklaşık 9-10 karakter var.) Ama bu kısımlara dayanabilir ve kitabı yarıda bırakmazsanız kendinizi çok hareketli ve heyecan dolu olayların içinde bulacaksınız. "Ne oluyor ya?" diye kalabilirsiniz. 

Yolcular gemiye ilk bindiklerinde her şey mükemmeldir, eğlence had safhada ve ortada hiçbir sorun yoktur. Ancak gel gelelim bazı olaylar yaşanır ve bu da başka olayları tetikler. Genel şekliyle kitap bu şekilde. Detayına indiğim an spoiler olacağı için daha fazla anlatamıyorum. Anlatımı ve karakter analizleri yoğun, tempo başlarda yavaş, sonrasında ise pik yapıyor. Bir film izliyormuşçasına okuyorsunuz kitabı. 

Arka kapak tanıtım yazısını da ekliyorum:

"Baltık denizinin yaşlı gemisi Baltic Charisma’daki yolcuların her şeyden öte tek bir istekleri vardı: Olabildiğince eğlenmek. İster hayatlarının aşkını arıyor olsunlar, ister günlük hayatın korkularından kaçıyor olsunlar, gece uzundu ve alkol durmaksızın akıyordu. Ancak bu kez, her şey farklı olacak. Kaçacak hiçbir yer yok. Saklanacak hiçbir yer… Ve kime güveneceğini bilmenin hiçbir yolu yok. Çünkü bu türden bir kötülük yayılmaya başladığında, durdurması imkânsızdır."

İyi okumalar! 9/10.

8 Şubat 2025 Cumartesi

Manga: Dame na Watashi ni Koishite kudasai

Posted by nana at 2/08/2025 05:12:00 ÖS 0 comments

 Dame na Watashi ni Koishite kudasai(ダメな私に恋してください) Nakahara Aya tarafından yazılıp çizilmiş, josei (kadın) - romantik komedi türlerine giren süper bir manga. Nisan 2013'ten Mayıs 2016'ya kadar Shueisha'nın josei manga dergisi You'da yayınlanmış, sonrasında 10 cilt halinde basılmıştır. 2016 yılından 2018 yılına kadar "Dame na Watashi ni Koishite Kudasai R" isimli devam serisi çıkmıştır.  Yine 2016 yılında "Please love me" adıyla live action dizi uyarlaması çıkmış, ancak bir önceki yazılarımda bahsettiğim üzere live action uyarlamalarında genelde hayal kırıklığı yaşadığım için bu serinin dizisini de izlemedim.

Bu manga benim çok sevdiğim ve Japonca olarak satın aldığım serilerden biri. 💜 

Shibata Michiko neredeyse 30 yaşına merdiven dayamış, işten çıkarılmış, meteliksiz olmasına rağmen kendinden yaşça küçük olan hoşlandığı çocuğa para yediren bir kadındır. Bir gün iş yerinde eskiden amiri olan Kurosawa Ayumu ile karşılaşır. (Esas çocuk) Kurosawa Ayumu kurumsal hayatı bırakmış ve her zaman hayali olan "Himawari" isimli bir restoran açmıştır. Kurosawa, bizim Michiko'nun derbeder halini görünce kendini toparlayana kadar restoranında çalışması için iş teklifinde bulunur. Michiko kabul eder ve bu restoranda işe başlar. Seride Michiko'nun komiklikleri, Kurosawa ile ilişkisi, diğer karakterlerle yaşananlar vb. gibi iyi-kötü çeşitli olayları okuyoruz. (Bu arada yan karakterler de ÇOK iyi) Serimiz adı üstünde romantik komedi. Yani hem romantizm var hem de bolca komedi. Michiko'nun yüz ifadeleri, et yemeyi çok sevmesi, Kurosawa'ya karşı davranışları, konuşmaları gerçekten çok komik. 😆 

Yani şu tipe bakın :)

Dame na Watashi ni Koishite kudasai(ダメな私に恋してください)  Türkçeye çevirmek istersek, "Lütfen işe yaramaz beni sev" gibi bir anlama geliyor veya daha motomot bir çeviri "işe yaramaz bana aşık ol lütfen" gibi oluyor ama ilki daha iyi sanırım. 

Nakahara Aya-sensei'yi çok ünlü Lovely Complex mangasından tanıyanlar olabilir. O serisi de çok eğlenceliydi. Hatta Lovely Complex'in animesi de çıkmıştı. Yani Sensei'nin kalemi gerçekten iyi.

Bu manga yine Türkçeye çevrilmesini dilediğim ve olur da lisansı alınırsa Japoncadan dilimize çevirisine talip olduğum bir seri. 😍Yine yayınevlerine sesleniyorum. 😀

Romantik komedi seven herkese tavsiyemdir. 10/10


7 Şubat 2025 Cuma

Manga: Tokyo Tarareba Musume

Posted by nana at 2/07/2025 09:44:00 ÖÖ 0 comments

 Tokyo Tarareba Musume, benim çoo..ook sevdiğim serilerden biri. Mangakası Higashimura Akiko. Higashimura-sensei'nin serilerini, mizahını gerçekten çok seviyorum. "Kuragehime" serisini de çok sevmiştim. Ama Tokyo tarareba musume (東京タラレバ娘) 'nin yeri benim için ayrıdır. 

Manga Kodansha'nın josei (kadın) dergisi olan Kiss'te Mart 2014'ten Nisan 2017'ye kadar yayımlandı. Daha sonra yine Kodansha tarafından 9 cilt halinde basıldı. (O kadar severim ki 9 cilt orijinal (Japonca) mangasını özel olarak aldım.👀) Manganın Kodansha USA tarafından İngilizce yayın hakları da alındı. 2016 yılında 9. Manga Taisho Ödüllerine aday gösterildi. 2019 yılında "Eisner Award for Best U.S. Edition of International Material—Asia" ödülünü kazandı. Sonrasında manganın "Tarare-bar", "Tokyo Tarareba Musume Returns" ve "Tokyo Tarareba Musume Season 2" olarak yan hikayeleri de çıktı.

Bu arada 2017 yılında live action dizisi çekildi ama ben manga veya animeden uyarlanan live actionları bazı istisnalar hariç pek sevmediğimden bu serinin dizisini izlemedim. 

Tokyo'da yaşayan ve senarist olan Rinko 33 yaşında ve bekar bir kadındır. Aşk hayatı kötü, iş hayatından da hiç memnun değildir. Liseden beri en yakın arkadaşları olan Kaori ve Koyuki (onlar da 33 yaşında ve bekar) ile sürekli içmeye giderler. Sürekli gittikleri izakayanın (meyhane gibi) müdavimi olmuşlardır. Üçü toplaşıp, dertleşir ve birbirlerine tavsiye, teselli, gaz vb. verirler. 😆  (Üçünün izakaya sahnelerini çok seviyorum gerçekten, bakınız aşağı😂 ) Bir gün yine üçü izakayada içerler ve aşk hayatlarından yakınırlarken, içeriye yakışıklı, gizemli ve genç bir adam girer. Bu adam bizimkilerin konuşmasına kulak misafiri olur. Bizimkilerin sohbeti ise sürekli "....eğer şöyle olsaydı, ...eğer böyle yapsaydım" gibidir. Adam da bunlara yaklaşır ve işte böyle dedikleri için evlenemediklerini söyler. Rinko bunu duyunca sinirlenir ve Tokyo Olimpiyat Oyunlarının yapılacağı yıl olan 2020'de evlenmeye karar verir. Buradan itibaren üç arkadaşın arkadaşlık ilişkileri, aşk ilişkileri, işleri ile ilgili olayları okuyoruz. Ve tabii ki o yakışıklı genç adam da serideki karakterlerimizden biri.

Seri bazı yönlerden aslında dram bile sayılabilir. Ama çok komik, bazen trajikomik, bazen çok gerçekçi, bazen üzücü, aslında çok hayatın içinden bir seri. Tür olarak josei ve hayattan kesitlere giriyor. Az önce bahsettiğim "....eğer şöyle olsaydı, ...eğer böyle yapsaydım" konuşmalarının anlamı, Japoncada fiilin sonuna getirdiğimiz -tara, -reba (たら、れば) ekleriyle veriliyor. Manganın ismi de işte buradan geliyor: Tokyo Tarareba Musume (東京タラレバ娘) "Tokyo Tarareba Kızları", yani "ya ...-saydı,...-seydi kızları" gibi bir anlam oluyor. Bunun da sanırım çevirisi zor olacağı için serinin adını İngilizceye direkt "Tokyo Tarareba Girls" olarak çevirmişler. 

Normal bir mangaya göre çok fazla replik var, karakterler sürekli konuşuyorlar. Çizimleri HARİKA! Çok seviyorum çizimlerini. O tepkileri, o surat ifadeleri paha biçilemez! Bazı sahneleri sırf çizimleri sayesinde bile kahkaha attırmıştır bana. 

Şu tiplere bakın ya :D
Şu tiplere bakın ya 😆

Tokyo Tarareba Musume, Türkçeye çevrilmesini dilediğim mangalardan bir tanesi. Buradan yayınevlerine sesleniyorum, rica ediyorum, olur da bu serinin lisansını alan olursa Japoncadan dilimize çevirisine talibim. 😍

10/10

5 Şubat 2025 Çarşamba

Kitap: Yanlış Yer Yanlış Zaman-Gillian McAllister

Posted by nana at 2/05/2025 10:37:00 ÖÖ 0 comments

 Gillian McAllister'dan "Yanlış Yer Yanlış Zaman", yazarın okuduğum ilk kitabı. Olimpos yayınlarından çıkmış. Son zamanlarda Olimpos yayınları çok güzel kitapların telif hakkını alıyor. 😍

Kısaca konusuna değinecek olursam, başarılı bir avukat olan Jen, bir akşam oğlunun cinayet işlemesine tanık olur. Cinayetin işlendiği akşam Jen uyuyup uyandığında kendisini "dün"de bulur. Bu şekilde her gün zamanda geriye gitmeye başlar ve oğlunun cinayet işlemesini engellemeye çalışır. Bu zaman geçişleri sırasında Jen hayatının yıllarını işi başından aşkın bir avukat olarak geçirirken aslında çevresindeki ne kadar çok şeyi kaçırdığını ve hiçbir şeyin farkında olmadan yaşadığını görür.

Kitabı çok beğendim. İyi bir kurgusu vardı, okurken acaba bütün bunları nasıl bağlayacak diye düşünüp durdum. Bazı yerlerde fazla ayrıntılar verilmiş olsa da genel anlamda film gibi bir kitaptı. Şoka uğrattığı yerler de oldu. Sonu da çok iyiydi. Ben çok keyif aldım. Zaman atlamalı kitaplardan hoşlanan herkese tavsiye ederim. 9/10

Arka kapağının tanıtım yazısı:

"Ekimin sonları. Saat gece yarısını geçmiş. On yedi yaşındaki oğlunu bekliyorsun. Geç kaldı. Sen pencereden izlerken ortaya çıkıyor, fark ediyorsun ki yalnız değil; bir adama doğru yürüyor, üstelik silahlı.

Komik, mutlu, ergen oğlunun bir yabancıyı oracıkta, evinizin önündeki sokakta öldürmesini izlerken gözlerine inanamıyorsun.

Kim, bilmiyorsun. Neden, bilmiyorsun. Tek bildiğin, oğlunun gözaltına alındığı. Geleceğinin darmadağın olduğu.

O gece çaresizlik içinde uyuyakalıyorsun. Her şey bitti. Ta ki uyandığın ana kadar: Cinayetten bir gün öncesine.

Sonra tekrar uyanıyorsun... Dünden önceki güne.

Her sabah bir önceki güne, cinayetten önceki bir başka güne daha uyanıyorsun. Mâni olmak için bir şansın daha oluyor. Cevap, bu suçu tetikleyen şey, geçmişin bir yerlerinde gizli. Bunu bulmaktan başka seçeneğin yok."

4 Şubat 2025 Salı

Dizi: Night Has Come

Posted by nana at 2/04/2025 02:12:00 ÖS 0 comments

 Night has come (밤이 되었습니다) 2023 yılı Güney Kore yapımı 12 bölümlük mini bir dizi. Ben Viki platformundan izledim. Türkiye'de Netflix veya diğer platformlarda yoktu. Kore'nin Netflix'inde varmış ama Türkiye'ye gelecek mi bilmiyorum.

Dizi Kang Min-ji tarafından yazılmış, Lim Dae-wong tarafından yönetilmiş. Başrollerinde Lee Jae-in, Kim Woo Seok, Choi Ye-bin, Cha Woo-min, Ahn Ji-ho ,Jung So-ri yer alıyor. Tür olarak gerilim, gizem, korku olarak geçmekte. Aslında ölüm oyunu diyebileceğimiz türden bir dizi. Dizinin Imdb puanı 7.1 , Mydramalist puanı 8.1, Viki puanı ise 9.1.

Yooil Lisesinin ikinci sınıf öğrencileri bir okul gezisine giderler. Ancak bu okul gezisinde hayatları kabusa dönecektir. Öğrenciler, kaldıkları binada birden bir anons duyarlar. Anonsta "mafya oyununun" başlayacağı söylenmektedir. Herkesin telefonuna otomatik olarak oyunun uygulaması yüklenir. Kimse ne olduğunu anlayamaz. Mafya oyununu duyanlar vardır: Bir grup kişiden bir azınlık mafya olur, kalanlar vatandaş olur, bir polis, bir de doktor vardır. (Bu isimler bazı yerlere göre değişiyor, örneğin bazen ismi mafya değil de vampir veya kurtadam da olabiliyor ama dizimizdeki isimler bu şekilde.) Normalde mafya üyeleri vatandaşları eler, vatandaşlar kim mafya onu bulmaya çalışır, oyunun sonunda hangi taraf kalırsa kazanır. 

Ancak tabii ki dizimizde bunun gerçek versiyonunu oynatıyorlar. Yani öğrencilerin arasından mafya üyeleri, vatandaşlar, bir doktor, bir de polis seçiliyor. Gece yarısı olunca vatandaş olan öğrenciler birden bayılır gibi oldukları yerde uyuyakalıyorlar. Mafya ise vatandaşlardan birini öldürmek zorunda bırakılıyor. Vatandaş olan öğrenciler gündüz hangi öğrencilerin mafya olduğunu karar verip uygulamadan oyluyorlar. En çok oyu alan öğrenci ölüyor. Yani bu şekilde bir ölüm oyunu oynanıyor dizide. Tabii genel bir şekilde anlattım ama dizide başka detaylar da bulunmakta. Bu oyun nerden çıktı, uygulama nasıl yüklendi, nasıl böyle bir durum olabiliyor gibi sorular beyninizde dönüp duruyor diziyi izlerken. Dizideki oyunculuklar da çok iyi. Karakterlerin psikolojik durumları, bu durumla başa çıkma şekilleri çok iyi yansıtılmış. Sonunu bir tık daha farklı bekliyordum ama yine de sürükleyiciydi. Spoiler vermemek için karakterler ve ilişkilerden bahsetmeyeceğim. 

Gerilim, korku sevenlere önerimdir. İyi seyirler! 8/10


3 Şubat 2025 Pazartesi

Kitap: Daisy Darker-Alice Feeney

Posted by nana at 2/03/2025 05:06:00 ÖS 0 comments

 Alice Feeney'nin daha önce "Taş, Kağıt, Makas" romanını okuyup çok beğenmiştim. Bu romanının çıktığını gördüğümde konusunu okudum ve bende çok merak uyandırdı. "Taş, Kağıt, Makas" romanı ile kıyaslayamasam da, bu romanı da güzel. Alice Feeney bu romanı yazmayı beş senede tamamlayabilmiş ve kendisinin en sevdiği romanıymış. Romanda gerilim, aile sırları, gizem, cinayet, ters köşe hepsi var. Spoiler olmadan anlatmam gerçekten çok zor olacak ama genel hatlarıyla biraz bahsedeceğim.

Hikayemiz ana karakter Daisy Darker'ın ağzından anlatılıyor. Daisy zayıf bir kalple doğmuş ve doktorlar onun çok uzun yaşayamayacağını öngörmüşler. Ama Daisy mücadele etmiş, hayata tutunmaya başarmış ve 29 yaşına gelmiştir. Büyükannesi çocuk kitapları yazarı ve çizeridir. Hatta Daisy ile ilgili bir kitap yazmış ve bu kitap çok satanlar listesine girmiştir. Daisy'nin ailesi genel olarak birbirinden uzakta yaşarlarken, büyükannelerinin 80. doğum günü partisi için toplanmak durumunda kalırlar. Doğum günü partisi büyükannelerinin Deniz Camı adını verdiği, yalnızca gel-git ile karaya bağlanan evinde gerçekleşecektir. (Kitabın kapağında gördüğümüz şu ev) Ailenin tüm üyeleri doğum günü için Deniz Camı'nda toplanır. Her gece olduğu gibi gel-git başlar ve Deniz camı'nın karayla bağlantısı 8 saat için kesilir. Kitap, geçmişe dönüşler dışında işte bu 8 saatte gerçekleşen olayları anlatıyor.

Daisy'nin büyükannesi hem 80. yaşını kutlayacak hem de vasiyetini açıklayacaktır. Ortada vasiyet konusu olunca tabii gergin bir hava hakimdir. Gece yarısı olduğunda büyükanne mutfakta ölü bulunur, duvardaki yazı tahtasında da aile üyeleriyle ilgili gizemli bir yazı yazıyordur. Bu sırada dışarıda felaket bir fırtına vardır ve ailenin karayla bağlantısı tamamen kesilmiştir. Derken bir saat sonra başka biri ölü bulunur... Saatler ilerledikçe ailenin karanlık sırları açığa çıkacak, geçmişle hesaplaşmalar yaşanacaktır.

Artık spoiler içermeden ancak bu kadar anlatabiliyorum, büyükannesinin öldüğü zaten kitap tanıtımında da yazıyor. Kitabı okurken bazı noktaları tahmin ettim, "kesin şöyle" dediğim yerler öyle oldu. Ama yine de olayların akışını okumak, sondaki ters köşe güzel ve keyifliydi.

Alice Feeney'nin "Ne yaptığını biliyorum" isimli kitabını hala okumadım. Onu da okuyacağım.

Daisy Darker'ın arka kapak tanıtım yazısını da şuraya ekleyeyim: 

"BAZI SIRLAR GİZLENDİĞİ GÖLGELERDEN DAHA KARANLIKTIR.

Darker ailesi, birbirlerinden uzak geçirdikleri on yılın ardından bir araya gelmiş ve ninelerinin 80. yaş günü için bir gelgit adasındaki Deniz Camı adını verdikleri evlerinde buluşmuştu. Ancak her gece olduğu gibi, o gece de gelgit başladığında, sekiz saat boyunca dünyanın geri kalanıyla bağlantıları kesildi. Deniz Camı’nın duvarlarındaki saatler on ikiyi gösterdiğinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Gece yarısı fırtına şiddetlenirken nineleri ölü bulundu. Bir saat sonra ise aralarından bir başkası... Ailenin her üyesinin kendine ait sırları vardı; ancak bazı sırlar diğerlerinden çok daha karanlıktı. Birinin onları teker teker öldürdüğü bu adada mahsur kalan Darkerlar, sular çekilip her şey gün yüzüne çıkmadan önce hem bu gizemle hem de geçmişteki sırlarıyla hesaplaşmak zorundaydı. Şeytan aslında görmemiş gibi yapan gözlerdi ve duymamış gibi yapan kulaklardı. Şeytan aslında sendin, bendim ve hepimizdik."

Bir de son olarak kitaptan bir alıntı ekliyorum: 

"Bugününü geçmişine odaklanmakla harcarsan, geleceğini asla değiştiremezsin."

İyi okumalar!  8/10

28 Ocak 2025 Salı

Anime: Tomo-chan wa onnanoko!

Posted by nana at 1/28/2025 09:02:00 ÖS 0 comments

 Tomo-chan wa onnanoko! (トモちゃんは女の子!) , Yanagida Fumita'nın aynı adlı mangasından uyarlama 13 bölümlük bir anime. Mangası 2015 yılından 2019 yılına kadar yayımlanmış. Animesi ise 2023 yılının kış sezonunda çıktı. Myanimelist puanı 7.75.

Aizawa Tomo ve Kubota Junichirou (Jun) evleri yan yana olduğu için beraber büyümüş ve çok yakın arkadaş olmuşlardır. Tomo'nun babasının karate okulu vardır ve Tomo'ya çocukluğundan beri karate öğretmiş, erkek gibi büyütmüştür. Tomo da Jun'la çocukluğundan beri erkek gibi oynamıştır. (Hatta öyle ki Jun, Tomo'nun kız olduğunu ortaokula geçtiklerinde anlamıştır.) Ancak şöyle bir sıkıntı vardır, Tomo Jun'a aşıktır! Lisedeyken bir gün hislerini Jun'a açmak ister ve ona onu sevdiğini söyler. Jun ise yanlış anlamış, kendisinin de onu sevdiğini (arkadaş olarak) söylemiştir. Tomo, Jun'un anlamadığını fark edince yıkılır ve kendisini kız olarak görmediğini düşünerek ne yapması gerektiğini en yakın kız arkadaşına danışır. Seride Tomo ile Jun'un aralarındaki ilişki, aynı zamanda ortak arkadaşları ile olan olaylar eğlenceli bir şekilde aktarılmış. 

Özellikle Tomo'nun en yakın arkadaşı Gundou Misuzu (solda), serideki favori karakterlerimden ilki diyebilirim. 😀 Sessiz, soğuk, gizemli, bazen manipülatif, bazen korkutucu ama benim tavırlarına ve konuşmalarına çok güldüğüm bir karakter. 😄 Aynı zamanda Tomo ve Jun'un çocukluk arkadaşı. Seride üçünün çocukluk anılarını da sık sık görüyoruz.

Bir de lisede gruplarına yeni katılan Olston Carol, diğer favori karakterlerimden. İngiliz, çok zengin bir kız. Tomo ve Misuzu ile aynı sınıfta. Ne zaman ne yapacağı pek belli olmayan, aklı havadaymış gibi görünen komik bir karakter.

Seriyi seslendirenler de çok iyi bir iş çıkarmış. İsteyenler serinin dublajı yapılırken seslendirme sanatçılarının röportajları vb. ile ilgili videoları şu siteden izleyebilir. Bu siteye girdiğinizde " トモちゃんができるまで!<アフレコ編 PART.1>" ile Part 2 yi izleyebilirsiniz. Bu siteden sadece dublaj değil, serinin yapım aşaması ile ilgili kısa videolar da bulabilirsiniz.


Mangasını okumadım ama okuyan tanıdıklarım mangasının çok iyi olduğunu söylüyorlar. Yani mangasını da okumak lazım. Animesi mangasının neresine kadar anlatıyor, yoksa manganın hepsi mi bilmiyorum. Okuyacağım.

Romantik komedi izlemeyi sevenler için iyi bir seçenek. Tatlış bir seri. Herkese tavsiye ederim. 8/10


 

1 Kitap 1 Film Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review