Hayaletli ev temasını sevenler buyrun! Size Ashburn Köşkü'nün Laneti'ni getirdim. Darcy Coates'un kaleminden çıkan Ashburn Köşkü'nün Laneti Çınar yayınları tarafından Türkçeye çevrilmiş.
Adrienne serbest zamanlı yazarlıkla zar zor geçinmeye çalışmaktadır. Bir gün hiç görüşmediği akrabası Edith Ashburn'den bir köşk miras kalır. Adrienne zaten ekonomik olarak zor durumda olduğundan bu miras onun için arayıp da bulamadığı şeydir. Kalan azıcık parası ve kedisi Wolfgang ile birlikte Ashburn köşkü denilen köşke taşınır. Bu köşk kasabadan yaklaşık 20 dk uzaklıktadır. Çevresi ormanla çevrili, biraz da tekinsiz hissettirmektedir. Ashburn köşkü, kasabada hayaletli olduğu dedikodularıyla ün yapmıştır. Ancak Adrienne bu dedikodulara kulak asmaz, zira ne gidecek başka bir yeri ne de parası vardır. Fakat zaman geçtikçe bazı olaylar başlar. Havadaki anlam veremediği fenomenler, evde ve çevresinde gerçekleşen gizemli olaylar...Kedisi Wolfgang'ın huysuzlaşması...Ayrıca evin içinde Edith'in bıraktığı tuhaf notlar da vardır. "Ayna yok", "mum yak" tarzı yazılar. Bu gibi olaylar oldukça Adrienne evin gerçekten de hayaletli olabileceğinden şüphelenmeye başlar ve bu olayları çözmesi gerekecektir.
Korku ve gerilim sevenler bu kitabı bence seveceklerdir. Size o tekinsiz atmosferi çok iyi hissettiriyor. Sahneler gözünüzün önünde canlanıyor. Her ne kadar karakter analizi çok fazla detaylı olmasa da, korku atmosferini okuyucuya çok iyi veriyor. 9/10
Arka kapak yazısı:
Korku edebiyatının dikkat çeken ismi Darcy Coates’tan bir klasik daha. Goodreads okurları tarafından en iyi korku romanı seçilen Craven Malikânesi’ni sevenler bunu da kaçırmasın!
Ashburn Köşkü, tekinsizliğiyle nam salmış bir yerdi.
Bir asırdır dilden dile yayılan korku dolu hikâyelerin kaynağıydı ve herkes oranın hayaletli olduğunda hemfikirdi. Evin sahibesi Edith Ashburn ölmüştü ve köşk, yaşayan son Ashburn olan Adrienne’e kalmıştı.
Makale yazarlığı yaparak zar zor geçinen Adrienne için Ashburn Köşkü’nde yaşamak kaçıramayacağı bir fırsattı. Bilgisayarı, cebindeki son yirmi doları ve kedisi Wolfgang’la birlikte kasabadan uzaktaki köşke yerleştiğinde Adrienne yeni bir hayata başlamaya hazırdı. Bu yeni hayatının kâbusa döneceğinden ise habersizdi.
Güneş battığında sessizleşen orman, evin etrafında gezinen ince uzun bir gölge, her gece aynı saatte kesilen elektrik, camlarda beliren el izleri ve Adrienne’in kedisi Wolfgang’ın huysuzlaşması onu evin geçmişinin peşine düşmeye itecekti. Ashburn Köşkü’nde yaşanan melun olayın ardındaki sırrı öğrenmek zorundaydı ama vakti sınırlıydı çünkü ormanda onu izleyen bir şey huzursuzdu.