Anime: Tomo-chan wa onnanoko!

 Tomo-chan wa onnanoko! (トモちゃんは女の子！) , Yanagida Fumita'nın aynı adlı mangasından uyarlama 13 bölümlük bir anime. Mangası 2015 yılından 2019 yılına kadar yayımlanmış. Animesi ise 2023 yılının kış sezonunda çıktı. Myanimelist puanı 7.75.

Aizawa Tomo ve Kubota Junichirou (Jun) evleri yan yana olduğu için beraber büyümüş ve çok yakın arkadaş olmuşlardır. Tomo'nun babasının karate okulu vardır ve Tomo'ya çocukluğundan beri karate öğretmiş, erkek gibi büyütmüştür. Tomo da Jun'la çocukluğundan beri erkek gibi oynamıştır. (Hatta öyle ki Jun, Tomo'nun kız olduğunu ortaokula geçtiklerinde anlamıştır.) Ancak şöyle bir sıkıntı vardır, Tomo Jun'a aşıktır! Lisedeyken bir gün hislerini Jun'a açmak ister ve ona onu sevdiğini söyler. Jun ise yanlış anlamış, kendisinin de onu sevdiğini (arkadaş olarak) söylemiştir. Tomo, Jun'un anlamadığını fark edince yıkılır ve kendisini kız olarak görmediğini düşünerek ne yapması gerektiğini en yakın kız arkadaşına danışır. Seride Tomo ile Jun'un aralarındaki ilişki, aynı zamanda ortak arkadaşları ile olan olaylar eğlenceli bir şekilde aktarılmış. 

Özellikle Tomo'nun en yakın arkadaşı Gundou Misuzu (solda), serideki favori karakterlerimden ilki diyebilirim. 😀 Sessiz, soğuk, gizemli, bazen manipülatif, bazen korkutucu ama benim tavırlarına ve konuşmalarına çok güldüğüm bir karakter. 😄 Aynı zamanda Tomo ve Jun'un çocukluk arkadaşı. Seride üçünün çocukluk anılarını da sık sık görüyoruz.

Bir de lisede gruplarına yeni katılan Olston Carol, diğer favori karakterlerimden. İngiliz, çok zengin bir kız. Tomo ve Misuzu ile aynı sınıfta. Ne zaman ne yapacağı pek belli olmayan, aklı havadaymış gibi görünen komik bir karakter.

Seriyi seslendirenler de çok iyi bir iş çıkarmış. İsteyenler serinin dublajı yapılırken seslendirme sanatçılarının röportajları vb. ile ilgili videoları şu siteden izleyebilir. Bu siteye girdiğinizde " トモちゃんができるまで！＜アフレコ編 PART.1＞" ile Part 2 yi izleyebilirsiniz. Bu siteden sadece dublaj değil, serinin yapım aşaması ile ilgili kısa videolar da bulabilirsiniz.

Mangasını okumadım ama okuyan tanıdıklarım mangasının çok iyi olduğunu söylüyorlar. Yani mangasını da okumak lazım. Animesi mangasının neresine kadar anlatıyor, yoksa manganın hepsi mi bilmiyorum. Okuyacağım.

Romantik komedi izlemeyi sevenler için iyi bir seçenek. Tatlış bir seri. Herkese tavsiye ederim. 8/10

Anime: Mieruko-chan

Mieruko-chan (見える子ちゃん),  Izumi Tomoki'nin aynı adlı mangasından uyarlama 12 bölümlük bir anime serisi. Mangası 2018 yılında yayımlanmaya başlamış. Animesi ise 2021 sonbahar sezonunda çıktı. Myanimelist puanı 7.39.

Sıradan bir lise öğrencisi olan Yotsuya Miko, akşamları kardeşiyle televizyonda korku programlarını izlemeyi çok sever. Ancak bir gün hayatı tamamen değişir. Birdenbire korkunç, ürkütücü hayaletler görebilir hale gelir. İlk kez gerçekten hayalet görünce şok yaşayan Miko, o anki kararıyla hayaleti görmemiş gibi davranır. Hayalet ise durmadan "Beni görebiliyor musun?" diye sorar durur. Miko görmezden gelebilmek için hunharca emek harcarken, hayalet de onun peşini bırakarak yoluna devam eder. Bu şekilde Miko artık her an hayaletleri görebilir hale gelmiştir ve aynı şekilde zor da olsa onları görmezden gelmeye devam eder. Artık sıradan hayatında bu ürkütücü hayaletleri görmeye katlanmak zorunda olmak bir yana, hayaletlerin çevresindeki insanları -en yakın arkadaşı Hana da dahil- rahatsız ettiklerine de tanık olmaktadır. Miko normal okul hayatına devam edebilmek ve çevresindekileri de koruyabilmek için elinden geleni yapmak zorunda kalır.

Mieruko-chan, hayattan kesitler, korku (çok olmasa da) ve komedinin bir arada olduğu bir seri. Esprileri, yardımcı karakterleriyle hoş zaman geçirebileceğiniz ve hemen bitirebileceğiniz çerezlik bir anime. Manganın tanıtımı gibi bir nevi. 

Yalnızca animenin çoğu sahnesinde yapılan fan servis bence gereksizdi. 

Bazı hayaletlerin "Beni görebiliyor musun? Görebiliyorsun, değil mi?" şeklindeki replikleri, konuşmaları ve tepkileri komikti. 

Zaten serinin adı 見える子ちゃん:  見える(mieru) görebilmek, görünmek anlamına gelir,  子 ise çocuk (bu durumda başrol karakterimiz Miko oluyor), ちゃん ise Japoncadaki saygı eklerinde san'a göre daha samimi ve sevimli olan "chan" oluyor.  Yani aslında, serinin adının görebilen kız gibi bir anlamı var, yalnızca bu, özel bir lakap gibi yapılmış. 

Hayattan kesitler olsun ama bir tık başka türlerden de biraz olsun, daha yeni uzun / ağır bir animeden çıktım biraz kafamı dağıtacak bir şeyler arıyorum diyorsanız Mieruko-chan'ı izleyebilirsiniz.

Puanım 7/10.

Edit (04.04.2025): Mieruko-chan mangası Kayıp Kıta yayınları tarafından Türkçemize kazandırılmaya başlanmış. Çok sevindirici haber! Teşekkürler Kayıp Kıta! (Skip to Loafer'ın Türkçe haklarını aldığınız için de teşekkürler!!!) 😊

Dizi: The Frog

 The Frog, Netflix'te yayınlanan Kore yapımı 8 bölümlük psikolojik gerilim-gizem türünde bir mini dizi. Netflix'te 23 Ağustos 2024 tarihinde yayınlanmaya başladı ve aynı hafta 4 milyona yakın ciddi bir izlenme aldı.

Yönetmenliğini Mo Wan-İl'in yaptığı, başrollerinde Kim Yoon-Seok (Jeon Yeong-ha) ve Go Min-Si (Yu Sung-ah)'nin oynadığı dizi meşhur felsefi soru ile başlıyor: "Ormanda dev bir ağaç devrilse ve etrafta bunu duyacak kimse olmasa, o ağaç ses çıkarmış sayılır mı?" Eşinin ölümünden sonra yazlığında yalnız yaşayan Jeon Yeong-ha (Kim Yoon-Seok), yazlığının bir bölümünü pansiyon olarak kiraya vermektedir. Bir gün gizemli bir kadın olan Yu Seong-ah (Go Min-Si) yanında küçük oğlu ile pansiyona kalmaya gelir. Ve o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Bazı sahneleri çok rahatsız edici, bazı sahneleri çok gıcık, böyle misafir olmaz olsun dedirten cinsten. Bir kişinin yaptığı eylemlerin; buna karşılık hiçbir şey yapmayan, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığındaki kişiyi ve kelebek etkisi misali nasıl herkesi etkilediğini görüyoruz.

Dizinin ilk bölümleri biraz yavaş aksa da, sabretmenizi öneririm. Aslında iki farklı zaman dilimindeki olayları gösteriyor. 2000 yılında motel işleten Gu Sang-Joon (Yoon Kye-Sang) ile 2021 yılında aynı bölgede pansiyon işleten Jeon Yeong-ha (Kim Yoon-Seok)'nın yaşadıklarını ve buralarda işlenen cinayetleri anlatıyor. Bunların kafanızı karıştırmasına izin vermeyin, çünkü bu iki zamanda yaşanan olaylar daha sonra birbirine bağlanıyor. 

Karakterlerin derinliği, duruşları, eylemleri çok çarpıcı anlatılmış. Oyunculuklar mükemmel, özellikle başrollerdeki Go Min-Si ve Kim Yoon-Seok'un oyunculukları kusursuz. Tabii diğer oyuncuları da es geçmemek gerek, hepsi harika iş çıkarmış. Dizideki sahnelerin geçtiği mekanların manzarası ve renkleri çok güzel. 

Sonuç olarak, The Frog (아무도 없는 숲속에서) psikolojik gerilim severler için iyi bir seçenek. Ancak gerilmek istemem, kan vb görüntülerden rahatsız olurum diyorsanız size göre değil.

Puanım 7/10.

Anime: Shiki

 Shiki (屍鬼), Fujisaki Ryuu (Çizim) ve Ono Fuyumi (Hikaye)'nin aynı adlı mangasından uyarlama psikolojik gerilim, gizem ve korku temalı bir seri. Aslında manga ilk 1998 yılında iki bölüm olarak basılmış. Ancak 2007 yılından 2011 yılına kadar (toplam 11 cilt) Jump dergisinde haftalık olarak yayınlanmış. Animesi ise 2010 yılının yaz sezonunda çıktı. Toplam 22 bölüm. Myanimelist puanı 7.72. Öncelikle şunu belirteyim, kan vb hassasiyeti olanların izlemesini önermem.

Sotoba, 1300 kişilik nüfusa sahip dünyadan izole, dağların arasında ıssız bir yerde bulunan, herkesin birbirini tanıdığı küçük bir köydür. Köyün sakinleri ölüleri gömmek gibi gelenekleri hala sürdürmektedir. Bir gün köyün hayat dolu genç kızlarından Shimizu Megumi kaybolur. Sonrasında köyde ölümler olmaya başlar. Köyün doktoru Ozaki Toshio ne kadar incelese de ölüm sebeplerini bulamaz. Yeni bir salgın mı başlamıştır yoksa başka şeyler mi olmaktadır? Ozaki sebebin uğursuz bir şeyden dolayı olduğundan şüphelenir. Köydeki olaylar devam eder ve köylüler bir bir ölürken, yine köyün gençlerinden Yuuki Natsuno da, Megumi'nin arkadaşlarından Kaori ve Kaori'nin kardeşi Akira ile bu olayları araştırmaya başlar. Bu araştırmalar gençleri Kanemasa malikanesine kadar ulaştırır. Köyde olan ölümlerin Kanemasa malikanesine yeni taşınan Kirishiki ailesi ile bir ilgisi mi vardır?

Kirishiki Sunako

     Seri yavaş ilerleyerek olayları birbirine bağlıyor. Karakter anlatımları çok iyi. Karakterlerin her biri birbirinden farklı ve bu güzel yansıtılmış. Çizimler ilk başta gözünüze normal anime çizimlerinden bir tık daha farklı geliyor ama olumlu anlamda. Bazı karakterler çok güçlü, bazıları evlerden ırak diyebileceğiniz tipler. 😆 

    Karakterler veya olayların gidişatı ile ilgili ne söylersem söyleyeyim spoiler olacağı için maalesef çok detaya giremiyorum. Ancak şunu söyleyebilirim ki, bu seri çok iyiydi. Size çok şey sorgulatıyor. Gerek karakter gelişimleri, gerek olayların akışı, duygu durumları, bazı karakterlerin repliklerine kadar o kadar iyi sahneler vardı ki... Psikolojik gerilim, korku türü seven herkese önerimdir. Köyün uğursuz havasını iliklerinize kadar hissediyorsunuz. 

Serinin açılış ve kapanış şarkılarına değinmeden geçemeyeceğim. Çünkü hepsi harika! 

İlk bölümün açılış şarkısı benim en sevdiğim gruplardan biri olan Buck-Tick'in 💕 "Kuchizuke" (くちづけ) şarkısı. (2023 yılında kaybettiğimiz Buck-Tick'in solisti Sakurai Atsushi'ye rahmet dilerim. Benim çok üzüldüğüm bir kayıptı.) Yine ilk bölümün kapanış şarkısı Nangi'den "Walk no yakusoku" (Walkの約束), bu da çok iyi bir şarkıdır, insanın içine işler.

İkinci bölümün açılış şarkısı kanon x kanon'dan "Calendula Requiem", kapanış şarkısı ise yine canım Buck-Tick'ten "Gekka Reijin"(月下麗人). İkisi de harika şarkılardır. Dört şarkı da bu seriye çok uygun olmuş.

Buck-Tick'e ayrı bir yazı bile yazılır, Acchan'ın vefatı aklıma gelince efkarlandım. Gidip biraz Buck-Tick dinleyeyim. Bütün şarkıları çok iyidir, dinleyiniz. Konser videoları da çok iyidir, izleyiniz.

Velhasıl, Shiki'ye dönelim. İyi animedir, izleyiniz. 8/10

Anime: Yuru Camp△

 Sizi iyi hissettirecek, içinizi ısıtacak, pozitif, sakin bir anime arıyorsanız karşınızda Yuru Camp! (ゆるキャン ,İngilizceye Laid-Back Camp olarak çevrilmiş.) Myanimelist puanı 8.27.

2018 yılının kış sezonu animelerinden olan Yuru Camp, あfろ(Afro) isimli bir mangakanın mangasından uyarlama. Hikayemiz Rin, Nadeshiko, Chiaki, Aoi ve Ena isimli liseli beş arkadaşın çevresinde dönüyor. Bu karakterlerin ortak noktası kampı çok sevmeleri.

Karakterler:

Shima Rin: Solo kamp (tek başına kamp) yapmayı seven bir kız. Kamp malzemelerini toplar, minnoş mopetiyle düşer yollara. Bir gün yine solo kamp yaparken Nadeshiko ile tanışır. 

Kagamihara Nadeshiko: Serideki en şirin karakter diyebiliriz. Başka bir şehirden yeni taşınıp gelir. Kamp alanında Rin ile tanışır. Rin'e ve kamp yapışına hayran kalır. Lisede açık hava aktiviteleri kulübüne üye olur. Burada Chiaki ve Aoi ile tanışır. 

Inuyama Aoi: Chiaki ile birlikte açık hava aktiviteleri kulübüne üye. Lakabı İnuko. Çok tatlı bir Kansai aksanıyla konuşuyor. Aynı kendine benzeyen küçük bir kız kardeşi var ki onu ikinci sezonda daha çok göreceğiz. 

Oogaki Chiaki: Grubun aktif, komik, hareketli ve liderimsi üyelerinden. Okulda kulüp dışında genelde Aoi ile birlikte görürüz. 

Saitou Ena: Rin'in çocukluk arkadaşı, aynı zamanda diğer kızlarla aynı lisede okuyor. Rin'i çok iyi tanır. Diğer kızlarla birlikte kamp yapması için teşvik eder. Kendisi de arada bir kızlarla kampa gider. Chikuwa isimli çok tatlı bir köpeği vardır.

Seride başroldeki kızlarımız dışında Nadeshiko'nun ablası Sakura ile açık hava aktiviteleri kulüp sorumlu hocası Toba-Sensei de sıkça gördüğümüz karakterlerden.

Animeyi izlerken çadırınızı, pılınızı pırtınızı toplayıp kampa gidesiniz geliyor. Yazının başında da bahsettiğim, izlerken huzur hissettiren, içinizi ısıtan serilere "iyashikei" deniyor. Anlam olarak sakin ortamlarda geçen, iyileştirici etkileri olan demek, aslında hayattan kesitler (slice of life) türünün içinde. Bu seriyi arattığınızda CGDCT olarak da görürsünüz. Bu da "cute girls doing cute things"(sevimli kızlar sevimli şeyler yapıyor) kısaltılması. 

Kızlarımızın kampa hazırlanma süreçleri, kamptaki eşyaları, yaptıkları yemekler hepsi çok güzel. Yemek sahnelerinde adeta bir yemek animesi izler gibisiniz. O kadar iştahlı yiyorlar ki, sizin de kampa gidip mangal yapasınız geliyor. 😆 Arada bir kampta dikkat edilmesi gereken şeyleri not ediyorlar. Seriyi izlerken aynı zamanda Japonya'nın doğa manzaralarını görüyor ve kamp alanları hakkında da bilgi sahibi oluyoruz aslında. Japonya'nın gerçek yerleri ve mekanları resmedilmiş. Yani insan Fuji dağı manzarasıyla kamp yapmak istiyor gerçekten.

1.sezonu 12 bölüm, 2.sezonu 13 bölüm, 3.sezonu 12 bölümden oluşuyor. 4. sezonunun çıkacağı kararlaştırılmış, şuradan bakabilirsiniz (Japonca), ama ne zaman çıkacağı açıklanmamış. Mangası ise 2015 yılında yayımlanmaya başlanmış, hala devam eden bir seri.

Mangası "Huzurlu Kamp" adıyla Kayıp Kıta yayınlarından Türkçemize kazandırılıyor. Henüz ilk cildi satışa çıktı bildiğim kadarıyla. Çevirisini henüz okumadım nasıldır bilmiyorum ama alınız okuyunuz efenim. Belki sonra mangasının yorumunu da yaparım.

Sizlerin de izlediyseniz veya okuduysanız yorumlarınızı beklerim.

Herkese iyi seyirler 😊 9/10

Kitap: Kayıp Eczacı - Sarah Penner

 Yine bir kitap önerisiyle merhaba! 

Bugünkü kitabımız Sarah Penner'ın kaleminden çıkan "Kayıp Eczacı".  Öncelikle söylemeden geçemeyeceğim, kitabın kapak tasarımını çok beğendim.

Kitap hakkında çok durgun vb. gibi yorumlar yapılmış, evet bir tık durgun sayılabilir ama ben kitabı çok sevdim. 

Hikaye 18. yüzyıl Londra'sında ve günümüz Londra'sında geçiyor. Ben zaten bir geçmişte bir günümüzde geçen kitapları çok severim. Hikayede 18. yüzyılda Londra'da eczacılık yapan Nella, geçmişinde yaşadığı bir olay neticesinde gizlice başkaları için zehir hazırlama işine başlamıştır. Müşterileri hep kadınlardır ve bu kadınlar genelde kendilerine ihanet eden erkekler için zehir satın almaktadırlar. Günümüz Londra'sında, eşinin ihanetinden dolayı Londra'ya kafa dinlemeye gelen Caroline, Thames nehrinde 18. yüzyıldan kalma bir eczacı şişesi bulur ve bunu araştırmaya başlar.

Caroline araştırdıkça olaylar ilerler ve aynı zamanda 18. yüzyıldaki Nella'nın hikayesini de okumaya devam ederiz.

Bence kitap çok ilgi çekiciydi. Kısa sürede bitirdim. 18. yüzyıl Londra'sının ortamı da etkileyici şekilde aktarılmıştı. Güzel bir kurguydu, sanırım dizisi de çekilecekmiş. Bu tarz kitaplardan hoşlanan herkese tavsiye ederim. 8/10

Arka kapak yazısı:

"Bu şişenin içinde ihanet, keder ve karanlık sırlar var.

On sekizinci yüzyıl Londra'sının derinliklerinde, sıradışı müşterilere hizmet veren bir eczane saklıydı. Şehirdeki kadınlar, hayatlarındaki zalim erkeklere karşı kullanılabilecek zehirler satan Nella adında gizemli bir kadının adını fısıldıyorlardı birbirlerine. Fakat Nella'nın en genç müşterisi Eliza ölümcül bir hata yapmak üzereydi ve yankısı asırlarca sürecek bir dizi sonuç doğurarak eczanenin geleceğini tehlikeye atacaktı.

Günümüz Londra'sındaysa tarihçi olmaya can atan Caroline Parcewell, onuncu evlilik yıldönümünü tek başına kutlarken dertlerini unutmaya çalışıyordu. Yüzleşmekten kaçtığı ne varsa, iki asır önce Londra'yı sarsan cinayetler silsilesine dair bir ipucuna denk gelmesiyle birlikte su yüzüne çıkacaktı."

Kitap: Şüphe-B.A.Paris

 Herkese merhaba. 2025 yılının ilk kitap incelemesi ile karşınızdayım. B.A.Paris'in Türkçeye "Şüphe" olarak çevrilen, Doğan Kitap yayınevinden çıkan kitabı. 

Kitabın kapağında polisiye gerilim yazıyor ancak aslında bir psikolojik gerilim olarak adlandırabileceğimiz bir kitap.

Cass, kocası Matthew ile ıssız bir yerde yaşamaktadır. Yağmurlu ve fırtınalı bir günde evine dönerken daha çabuk gitmek için kestirme yol olarak orman yolunu kullanır. Bu yolda zor bela giderken, yolun kenarında park halinde bir araç ve aracın içinde de bir kadın silueti görür. Kadına yardım etmek için kenara çeker ancak korktuğu için araçtan inip kadına yardım edemez. Ertesi gün haberlerde o kadının öldürüldüğünü öğrenir. O günden sonra büyük bir vicdan azabı çeker. Bu olayı eşine de anlatamaz, en yakın arkadaşı Rachel'a da. Anlatıp anlatamamanın verdiği kafa karışıklığı ve vicdan azabının içini kemirdiği bu dönemde bir şeyleri unutmaya başlar. İlacını alıp almadığını, kapı alarmının şifresini... Günlük şeyleri bile unuttuğunu fark edince annesinin erken bunama hastalığının kendisinde de başladığını düşünür. Ve olaylar bu şekilde gelişmeye devam eder. Spoiler olmaması açısından daha fazla detaya girmiyorum.

Kitabın kurgusu çok iyiydi. Okurken aklıma ne olabileceğiyle ilgili iki farklı senaryo geldi. Ve gerçekten de düşündüğüm senaryolardan biri gerçekleşti. Tahmin ettiğim şekilde olduğu için yine de hayal kırıklığı yaşamadım. Çünkü yazar olayların gelişimini çok heyecanlı aktarmış. Son kısımlarda resmen kitabı elimden bırakamadım. 

Sadece olaylar bağlandıktan sonraki bölümü çok kısa tutmuş, hemen bitirmiş. Kitaptaki bazı karakterlerin sonrasında neler yaptıklarını, Cass'in bu olaylardan sonra neler yaptığını okumak isterdim. O kısımda birdenbire bitti. Yine de okuması keyifli bir kitaptı. 

Psikolojik gerilim seven herkese öneririm. 9/10

Güncelleme

Herkese merhaba! Öncelikle inanamıyorum, 10 yıl! 10 yıldır blog yazmıyormuşum. Bu 10 yılda neler neler oldu, yaş aldım, değiştim, dönüştüm. Kazandıklarım oldu, kaybettiklerim oldu. Önceki yazılarımı okursam büyük ihtimalle utanacağım, o kadar dönüştüm. Ama o yazılarımı silmeyeceğim, o zamanlarki ben'in düşünceleri.

Bakıyorum da eskiden çok daha rahat yazıyormuşum, şimdi ise yazılarım, üstüme oturan olgunluğun engeline takılmaz umarım. Dile kolay 10 yıl...

Şimdi yaşadığım şehir farklı, yaptığım iş farklı. Bildiğim diller farklı, örneğin akıcı şekilde Japonca konuşabiliyorum. 1,5 senedir Çince (Mandarin) öğreniyorum. Astroloji ve tarot üzerine bir şeyler öğreniyorum gibi gibi.

İş yoğunluğumdan dolayı eskisi kadar kitap okuyamıyorum ya da film vb. izleyemiyorum. Ama elimden geldiğince burayı canlı tutmaya çalışacağım. 💛